Orta Doğu'daki sıcak gelişmelerle beraber, ülkemizde PKK terör saldırıları da bir anda hızlandı. İlginç bir durum. Türkiye'nin dış politikada ağırlığının arttığı, İsrail-Filistin ihtilafında çözüm yolunda daha etkili bir konuma yükseldiği bir zamanda, PKK terörünün artıyor olması, üzerinde derin derin düşünülmesi gereken bir konu. Türkiye'nin dış gündeminde hayati derecede önemli konular ve bir hareketlenme var. Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde, bir yol kazasına uğramamak için, Kıbrıs'ta ABD'nin hızlı biçimde devreye girdiği bir zamandayız. Irak'ta durum vahim. İran'ın nükleer durumu ile ilgili daha sıcak gelişmelerin arefesindeyiz. İçinde bulunduğumuz bölge, tam manasıyla bir ateş çemberinde. İsrail'in bütün dünyayı hiçe sayarak başlattığı Filistin ve Lübnan saldırıları, Orta Doğu'da gerginlik ve savaşın daha da tırmanmasını; hatta Suriye ve İran'ı da içine alacak şekilde yayılması ihtimalini artırmış durumda. Duygusal olmamak, tahriklere kapılmamak Böylesine hareketli ve kritik bir dönemde Türkiye, duygularından arınmış olarak hareket etmeli; edebilmeli! Şimdi bağrına taş basılarak, sağduyu ile davranılacak bir zaman! Dışarıya karşı birlik ve beraberlik mesajlarının en fazlasıyla verileceği günler yaşıyoruz. Böyle bir zamanda PKK teröristlerinin ve bunları "maşa" olarak kullananların tahriklerine kapılmanın, iç ve dış düşmanların ekmeğine yağ sürmek anlamına geleceği asla unutulmamalı! Doğrudur; her gün şehitler veriyoruz. Bunların acısına katlanmak zor. Milletçe kan ağlıyoruz. Ama ülkemizin ve geleceğimizin bekası, sabır ve tahammül gerektiriyor. Ne maksatla olursa olsun bugünlerde duygu sömürüsü yapmak, hele hele aziz şehitlerimizin taze acılarını istismara yönelmek, fevkalade tehlikeli sonuçlar getirecek davranışlardır. Türkiye büyük devlettir! Yüzyıllarca sürüp gelen devlet geleneğimizde zulüm ve sömürü hiç olmamıştır. Emperyalizme ve haksızlıklara hep karşı çıkmış bir ırkın ahfadıyız. Biz, başkalarının icra ettikleri zulümlere özenmeyiz! Devlet terörü estiren zalimler gibi asla olmayız! Haklı mücadelemizden asla vazgeçmeyiz Yıllardır PKK terörünün ve bunu "maşa" olarak kullanan mihrakların saldırısına ve provokasyonuna maruzuz. Çok acı çektik, çekiyoruz. Başbakan Erdoğan'ın vurguladığı gibi, "Türkiye'nin, huzuruna kastedenlere seyirci kalması" elbette sözkonusu olmayacaktır! Erdoğan, "Teröre karşı mücadeleyi hiçbir zaman bırakmadık ve bırakmayacağız!" derken çok haklıdır. Ancak terörle mücadele ederken duygusal davranışlara kapılmak, terörün global bir tehdit olduğunu unutmak, tek yanlı mücadele yollarına sapmak, uluslararası meşruiyetten ayrılmak, yanlış yollara sapmak demektir. Böyle yapılırsa, haklı mücadelemizi zaafa uğratırız. Acılarımız, daha da artabilir. Netice almamız daha zorlaşır. Hatta teröristlerin arzuladıkları kaosun doğmasına, mazallah, kendimiz bile sebep olabiliriz. Türkiye'nin bugün, Birleşmiş Milletler hukukuna göre sınır ötesi harekât hakkı elbette vardır! Kendini savunma hakkı elbette meşrudur! Kimse bunu tartışma konusu bile yapamaz. Fakat maksat eğer terörün kökünü kazımak ise, "ortak" tavır ve mücadele şarttır. Netice ancak böyle alınır. Türkiye, sınır ötesi harekâttan önce yapması gereken adımları içeride atmalı; Kuzey Irak'taki terör odaklarının etkisiz hale getirilmesini, ABD ve Irak ile birlikte yapmalıdır. Önce evin içini temizlemek Önce evimizin içini temizlemeliyiz! Kandil Dağları'nda sayıları 4 bin civarında olduğu tahmin edilen PKK'lı teröristlerden T.C. vatandaşı olanlar, derhal vatandaşlıktan atılmalıdır! Sınırlarımızın güvenliği ne pahasına olursa olsun sağlanmalıdır. Sınırlarımız, ne kadar zor da olsa, izinsiz ve habersiz, kuşun uçması bile önlenecek hale getirilmelidir. PKK'lı terörist ülke içinde nasıl elini kolunu sallayarak mayın döşer? Nasıl serbestçe pusu kurar? Bunlara karşı acilen en sert tedbirler alınmalıdır. Kuzey Irak'tan bir tek teröristin bile canlı olarak ülkemize giremeyeceği ortamı sağlamalı, PKK terörünün Kürt vatandaşlarımızın çoğunluğu tarafından lanetleniyor olması fırsatını iyi kullanmalıyız. Türkiye, yarım asırdan fazla bir zamandır omuz omuza savaştığı stratejik ortağı ABD'yle beraber, PKK terörünü bitirme kararlılığından vazgeçmemelidir. Ülkemizin âli menfaatleri, geleceğimizin bekası, yalnızlıktan ve tek başına hareketten değil; birliktelikten, iş birliğini artırmaktan, ortak hareketten geçiyor! Bunu riske atma lüksümüz olmamalı, sağduyulu davranmalıyız.