Ak Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, hafta başında Washington'da olacak. CSIS isimli düşünce kuruluşunda konuşacak. Ayrıca çeşitli özel ve resmi toplantılarda, Amerikalı yetkililer ve Washington'daki karar vericilerle biraraya gelecek. Siyasilerin ya da politikaya soyunanların, kendilerini Washington'da tartıya çıkarmaları, adettendir. Sadece Türk politikacıları değil, dünyanın her tarafından ülke yöneticileri her vesile ile bu dünya başkentine gelirler. Kendilerini tanıtırlar. Ayrıca ABD'den yelkenlerine doldurdukları rüzgarla, "umuda ve büyük hayallere" dalarak, ülkelerine dönerler. Görücüye çıkıyor Bu, yılların deveranına Tayyip bey de uymuştur. Zaten kendisinin ABD'ye ilk gelişi ve temasta bulunuşu değil. Belediye Başkanı iken ve siyaseten yasaklı olduğu dönemlerde de, zaman zaman Amerika'ya geldi. Amerika'ya ilgi ve temaslarını hiç kesmedi Tayyip bey... Ama bu seferki gelişi farklı. Esasında yıllardır Davos'ta yapılan, ama bu yıl terör mağdurları ve terörle mücadele dayanışması için New York'a alınan ünlü Dünya Ekonomik Forumu mutat toplantısına katılmak için ABD'ye geliyor. Bu yıl New York'taki ünlü Davos toplantısına Türkiye'den çağrılan 'önemli' kişilerden (diğer iki ünlü de Kemal Derviş ve İsmail Cem) birisi Tayyip bey. Esasında Davos toplantısında 'tartıya' çıkıyor. Çünkü bu toplantılara dünyanın her tarafından, ülkelerinin geleceğinde etkili olabilecek, iş ve politik hayatta liderlik potansiyeli bulunan adaylar davet ediliyor. Dünya meselelerinin ve gidişatının tartışıldığı çeşitli özel ve resmi toplantılarda, bu potansiyelli kişilerin fikirleri, vizyonları görücüye çıkıyor. Yani Davos toplantılarına katılan insanlar, ülkelerinin iş, bürokrasi ve politika alanlarında hep önde gelen, ya da potansiyeli bulunan isimler. Tayyip bey, AK Parti Genel Başkanı olduktan ve Türkiye'deki birçok anketlerde önemli bir farkla seçim şansı bakımından önde gittiği için bu toplantıya davet edilmiş durumda. İlginin temel sebepleri O da fırsat bu fırsat deyip, gelmişken Washington'a da uğrayıp kendini ve programını anlatmak istiyor. Zaten kendisine -genel başkan yardımcıları Abdullah Gül ve Murat Mercan ile partinin kurucu ve etkili isimlerinden olan işadamı Cüneyt Zapsu, rahmetli Yusuf Bozkurt Özal'ın oğlu İbrahim Özal da dahil- 10 kişilik bir heyet de eşlik ediyor bu ABD ziyaretinde.. Amerikalılar'ın ve New York'taki Davos toplantısının katılanlarının, Tayyip Erdoğan'a büyük ilgi duymaları normal. Zira dünyanın yeniden şekillendiği 11 Eylül saldırısı sonrasında, terörle mücadele, dünya gündeminin en baş sırasında. ABD sadece Afganistan'da değil, 55'ten fazla ülkede terörle mücadele içinde. Yıllarca sürebileceği her vesile ile açıklanan bu global mücadelede, ilginçtir İslam ülkelerinin her biri dolaylı ya da dolaysız, ön safta bulunuyor. Öte yandan, ABD'ye karşı ülkeler kamuoyundaki antipati ve nefret de, Amerikalılar tarafından yakından takip edilen bir durum. Hatta hem KONGRE'de, hem de Amerikan yönetiminde, 'Bizden niye nefret ediyorlar?' konusunda araştırmalar yapan birçok birim kuruldu. Terörle mücadelenin bir dinler ve medeniyetler çatışmasına dönüşmemesi, İslamiyet'e yönelik anlaşılmaması için uzmanlar harıl harıl çalışıyorlar. Raporları ve bulguları, terörle mücadelenin ve dünya kamuoylarına yönelik açıktan diplomasinin temel kurallarını oluşturuyor. Bundan dolayı Amerikan yönetimi sadece hükümetler arası diyalog ya da desteğe değil, kamuoylarının ve halkların iknasına; sivil toplum örgüt ve liderleriyle diyaloğa, büyük ömen veriyorlar. Bu kamuoylarına yönelik açıktan diplomasi uygulamaları ile, terörle mücadeleyi doğru biçimde anlatmayı ve Amerikan aleyhtarlığını engellemeyi amaçlıyorlar. Tayyip Erdoğan hem sivil ve demokrat bir lider; hem de şu sıralar Amerikalılar'ın her vesile ile İslam Dünyası'na model ülke olarak gösterdikleri Türkiye'de siyaset yapıyor. Üstelik, İslam ve demokrasi uyumunu en iyi anlatabilecek konumda birisi. Dolayısı ile hem Dünya Ekonomik Forumu'nda, hem de Amerikalı yönetici ve karar vericilerle biraraya geleceği çeşitli toplantılarda kendisine ve partisine ilgi duyulması çok normal. Bakalım o, bu ilgiyi ne ölçüde tatmin edecek? Bekleyelim, görelim.