Amerika'da tuhaf bir durum var. Yetkililer birbiri ardından 'birkaç gün içinde yeni saldırılar olabilir.' diyorlar. Sonra da hemen eklemeyi ihmal etmiyorlar: "Sakın, aman panik yapmayın!" Gerçekten acaip bir durum. Bu tür mesajlar hemen yerini buluyor. Halk tavrını belirliyor. Kendi çapında tedbirlere yöneliyor. Mesela KONGRE'de, biyokimya uzmanlarının ve sağlık bakanının katıldığı bir oturum yapılıyor. Alınacak tedbirler görüşülüyor. Uzmanlar ve bakan "Biyolojik ve kimyasal saldırılara karşı hazır olmalıyız. Bu en ciddi tehdit. Ayrıca gaz maskesine falan da lüzum yok. Çünkü maske bir işe yaramaz!" diyorlar. Buna halkın tepkisi, 'gaz maskelerine hücum' şeklinde oluyor. Gaz maskeleri yok satmanın ötesinde, fiyatları 2'ye, 3'e, 5'e katlanarak satılıyor. Kapanın elinde kalıyor. İlk önce Florida'da bir şarbon vakası görüldü. Bob Stevens adlı bir kişi öldü. Çalıştığı kurumda 2 kişide daha aynı mikroba rastlandı ve bunlar tedaviye alındı. Hafta içinde de yine şarbon vakaları oldu. New York'ta NBC televizyonu başspikeri Tom Brakaw'un sekreteri açtığı mektup zarfından şarbon kaptı ve tedaviye alındı. NBC binasının büyük bölümü kapatıldı. Aynı şekilde New York Times gazetesine gelen mektuplardan dolayı bina tahliye edildi. Microsoft firmasının Arizona'daki binasına da şarbonlu bir zarf geldi. Testler sürüyor. Mikrobu kapan tedaviye alınıyor. Önceki gün Dışişleri'nde brifingteyiz. Sözcü Boucher tam bir soruya cevap verirken alarm sesi ardından da 'Lütfen dikkat!" anonsu. Anons söyle devam ediyor: "Dışişleri Binası'nda posta odasında 2 süpheli zarf bulundu. FBI, sağlık ekipleri ve İtfaiye olay mahalinde inceleme yapıyorlar. Korkacak bir şey yok! Şarbon mikrobu şüphesi olan 2 zarf ve buna dokunanlar test edilecekler." Bunlar olurken bu sefer FBI'dan bir açıklama: "ABD hükümetinin elinde inandırıcı bilgiler ve sağlam kaynaklardan gelen istihbarat var. Buna göre birkaç gün içinde yeni bir terör saldırısı olabilir. Zaten bütün mahalli ve federal otoriteler uyarıldı. Gerekli hazırlıklar yapıldı. Müdahale ekipleri alarmda bekletiliyor. Ama panik yapmayın. Dikkatli olun!" Millet zaten bunalmış. Terörle yatıp şarbonla kalkıyor. Eczanelerde depresyon ve uyku ilacı kalmadı. Şarbon paniği ile birlikte antibiyotik hücumu başladı. Amerikan halkı bizdeki gibi antibiyotik kullanmaz. Antibiyotikler zaten reçeteyle satılır. Ömrü hayatında antibiyotik almayan Amerikalılar şimdi fiyatları roket hızıyla artan antibiyotiklerin peşine düştü. Bulabilirlerse, fiyatına bakmadan alma savaşı veriyor. Derken Başkan Bush'tan Amerikan halkına sesleniş ve basın toplantısı. Bush, "Moralinizi bozmayın!" diyor. Ardından da ekliyor: "Bu savaşın bir farkı var. Sizden SABIRLI olmanızı istiyorum. Tehditlere karşı Amerikan hükümeti her tedbiri almıştır. FBI sizin için terörist saldırısı ve şarbon tehditi uyarısı yayımladı. Bu, genel bir uyarıdır. Hükümet sürekli alarmda. Her ihbarı ve tehditi ciddiye alıyoruz. Ama siz korkmayın. Normal yaşamınıza dönün. Teröristler bizi korkutmak istiyorlar. Özgürlüğümüzden fedakarlık etmemiz, teröristlerin işine yarar. Onların amacına ulaşmasına izin vermeyin. Günlük yaşantınıza dönün. Korkmadığınızı gösterin. İşlerinize gidin. Uçaklara binin. Şüpheli durumları yetkililere bildirin." New York Belediye Başkanı Rudolph Giuliani, 'şarbonun kontrol altına alındığını, halkın ve turistlerin New York'tan zevk almalarını, gezmelerini, lokantalara ve eğlence yerlerine gitmelerini' söylüyor. Ama hemen ardından ekliyor: "Aman gönderici adresi olmayan mektupları açmayın. Olduğu yerde bırakın ve 911'i arayıp yetkililere bildirin!" Buyrun buradan yakın.. Günde 800 milyon adetin üzerinde postanın dağıtıldığı bir ülkede, halk şimdi ne yapsın?. Mektupları açsa şarbona yakalanma korkusu, açmasa faturalarını ödeyemeyecek.. Kafalar karışık, yürekler dumanlı ve de her kafadan, daha doğrusu her yetkiliden ortak uyarı: "Teröristler yakında yine saldırabilir. Ama siz sakın panik yapmayın!" Doğru, peki, başüstüne! Halk panik falan yapmıyor zaten. Sadece antibiyotiklere hücum ediyor; silahlanarak kendini korumaya, ve bu arada bulabilirse gaz maskesi tedarikine çalışıyor. Başkent Washington'da, bu hafta sonu terör beklentisi alarmıyla birlikte, yetkililerin hayatı normale döndürme çabaları da vardı. Dün ve bugün otobüsler, metro serbestti. 'Halk bedava dolaşsın, alışverişini yapsın. Terör korkusunu atsın. Hayatını yaşasın.' diye.. İyi mi?!..