Tezkerenin ABD'ye mesajları

A -
A +

Kuzey Irak'ta terör örgütüne yönelik operasyon için Hükümete yetki veren tezkerenin, ABD'deki yankıları geniş oldu. ABD KONGRESİ'ndeki Ermeni oyununa da "net ve etkili" bir cevap teşkil etti tezkere... Ayrıca Bush yönetimini de, PKK konusunda daha ileri adımlar atma konusunda harekete geçirdi. Alarma getirdi. Hemen belirtelim. Tezkerenin zamanlaması da, milli beraberliğimizi dosta düşmana açıkça gösteren büyük bir çoğunlukla kabul edilmesi de doğruydu! Türkiye için artı puandır. Zira, uzun zamandır diplomasi ve diyalogla hem Irak'tan, hem de ABD'den "somut" adımlar atmalarını bekledik. Bunun gerçekleşmesi için çaba gösterdik. Hatta haddinden fazla sabır ve iyi niyet içinde olduk. Ama maalesef Türkiye'yi tatmin edecek bir iş birliği gerçekleşemedi. Dolayısı ile artık, eylem olarak somut adımların atılması gereken bir sürece girildi.. ABD gerekenleri yapmadı Bu sürece girilmesini zorunlu kılan en önemli etken, ABD'nin atması gereken adımlardaki gevşekliğidir. Bunu da gerçek bir Türk dostu olan Türk-Amerikan İş Konseyi Başkanı Brent Scowcroft şöyle ifade ediyor: -"Uzun yıllardır Türkiye'ye geliyorum. Her gelişimde onur ve sevinç duyuyorum. Ama bu yıl Türkiye'ye gelişimde çok üzgünüm, kalbimde bir sızı var. PKK teröristlerinin öldürdüğü Mehmetçikler ve Türk halkı için çok hüzünlüyüm. ABD'nin, uzun yıllardır dostumuz ve stratejik ortağımız olan Türkiye'ye, terörün önlenmesine yeterli desteği vermediği için, özellikle Irak'ın kuzeyindeki PKK'lı teröristlerin bertaraf edilmemesinden dolayı çok üzgünüm." Scowcroft'un bu samimi açıklaması, Türk-Amerikan ilişkilerindeki gerginlik pürüzünü de net biçimde ortaya koyuyor. Reel politik durumun zorlukları Peki ABD yönetimi niye böyle yapıyor? Niye gevşek davranıyor? ABD'nin PKK konusunda gerekli adımları yeterince atamamasının haklı mazereti olamaz. Ama ortada reel politik durumdan kaynaklanan "engeller" var. Bir kere, oluşturulan (Türkiye-ABD-Irak) üçlü mekanizması, bir türlü fonksiyonel hale getirilemedi. Zira ABD, Irak'ta düştüğü çıkmazdan dolayı çok zor durumda. Ayrıca Irak merkezi yönetiminin Kuzey Irak'taki mahalli Kürt yönetimleri üzerinde etkisi yok. Kürt yönetimleri üzerinde yegane nüfuz sahibi olan ABD de, Barzani'yi iknada ağırdan alıyor. ABD'nin Kuzey Irak'ta nüfuzunu kullanma konusundaki isteksizliğinde, Türkiye'nin de etkisi var. Türkiye, mahalli idarelerle doğrudan iş birliğine yanaşmıyor. Barzani'yi muhatap almıyor. Dahası Barzani'yi, PKK'ya destek olmakla suçluyor. Geçen hafta Washington'da temaslarda bulunan Türk Parlamenter heyetinin CHP'li üyesi eski büyükelçi Şükrü Elekdağ şu tesbitte bulunmuştu: "ABD artık, Kuzey Irak'taki Kürtlerle, müttefiki Türkiye arasında bir tercihte bulunmalı!" Meselenin can alıcı noktası burası. Üçlü mekanizmanın istenildiği gibi işlemeyişinin de, Kuzey Irak'ın terör örgütüne barınak olmaktan çıkarılamayışında da en önemli sebebi bu yaklaşım! ABD'den böyle bir tercihte bulunmasını istemek, acaba ne kadar doğru? Acaba Türkiye'nin, bir zamanlar omuz omuza PKK'ya karşı silahlı mücadele verdiği Barzani'yi "muhatap kabul etmemesinde" yanlışlık yok mu? Türkiye'nin, Kuzey Irak Kürt yönetimleri ile "dost kalarak" Irak ve Orta Doğu politikalarını oluşturması niye sakıncalı? Tezkerenin sağladığı bu yeni somut adımların atılması sürecinde, ABD'nin Türkiye'yi tatmin edecek şekilde harekete geçmekte daha istekli olduğu bir zamanda, Türkiye'nin de Barzani ve Talabani ile iş birliği yapmayı düşünmesi ve yüksek seviyeli diyalog kanalları açması yararlı olmaz mı? Biz ABD'ye, "ya Türkiye, ya Kuzey Iraklı Kürtler" demek yerine, "hep beraber teröre karşı iş birliği yapalım" mesajının daha etkili olacağını düşünüyoruz. Tezkere, ABD'nin üzerindeki ataleti attı. Türkiye de yeni bir sağduyulu yaklaşıma girmeli. Kuzey Iraklı Kürt liderlerle doğrudan diyalog ve iş birliği formülleri üzerinde durmalı. İstiklal Savaşı'na kadar cephede omuz omuza savaştığımız Kürt kardeşlerimizin ve onların liderlerinin, terörle aralarına kalın çizgiler çizmesine Türkiye olarak yardımcı olmalıyız!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.