Size anlatacağım Mehmet, Amerika'da lisede okuyan meşhur bir Türk sporcu. Maryland eyaletinde, liseler arası Amerikan Futbol müsabakalarında gösterdiği büyük başarı ile tanınıyor. Washington Post ve birçok mahalli gazetede, boy boy haberleri, resimleri yeraldı. Şu altta kalanın canı çıksın türünden oynanan Amerikan futbolunda,(topa vuran) 'kicker'mış. Ben Amerikalılar'ın çok sevdikleri bu futbolu tam anlayabilmiş ve zevkine varabilmiş değilim. Hâlâ bizim futboldan, -ki soccer dedikleri bu oyun da, ABD'de hızla yayılıyor- daha çok zevk alıyor; Türkiye ligini internetten 'canlı' takip ediyorum. Ama bizim Nazif, bu Mehmet'in hem en yakın arkadaşı, hem o da Amerikan futbolunun tam bir hastası. Bana, Mehmet'i ve ona niye 'the Sheikh -şeyh-' lakabı takıldığını anlattı... Şeyh lakablı Mehmet, topa çok iyi vuruyormuş. Amerikan futbolunda 'kicker' mevkii, çok önemliymiş. Başlama vuruşu ve oyun içinde topa vurmaları hep bu kicker yaparmış. Mehmet, 5 vakit namazında bir gençmiş. Ne antrenmanlarında, ne de maç günlerinde, asla namaz kılmayı ihmal etmezmiş. Hem Koçlar'ı hem de takım arkadaşları, -kendi dinlerinde olmasa da- bu dini bütünlüğünden dolayı Mehmet'i el üstünde tutuyorlarmış. Abdest almasında, soyunma odasında namaz kılmasında etrafına pervane olurlar, seccadesini sererler, 'Mehmet, bize ve takıma da dua et!' derlermiş. Zaten Amerika'da spor müsabakalarında ve okullarda dua çok önemli. Yakın zamana kadar maç günleri hoparlörden takımla birlikte topluca dua edilirdi. Tabii okullarda başka dinlerden öğrenciler de çoğalmaya başlayınca, Anayasa Mahkemesi laiklik gereği okullarda böyle hoparlör ile tek dinde duayı yasakladı. Şimdi takım soyunma odasında, seyirciler tribünde kendi başlarına dua ediyorlar. Nazif'e, soyunma odasında takım topluca el ele tutuşup, haç çıkarıp, dua ederken Mehmet'in ne yaptığını sordum. Mehmet bu esnada bir kenara çekiliyor, ellerini açarak, o da kendine göre ayrıca dua ediyormuş. Rekor dayanmıyor Amerikan futbolunda 'kicker', topa ne kadar hızlı vurursa, topu ne kadar ileriye atarsa, o kadar makbulmüş. Çünkü rakip takım oyuna, bu vuruşa bağlı olarak kendi gol (touchdown) çizgisinden başlamak zorundaymış. Ayrıca oyun içinde top üstü açık kale direkleri arasından geçerse fieldgoal oluyor ve vuruşu yapan takım 3 puan kazanıyormuş. Mehmet topa öylesine hızlı vuruyormuş ki, daha lisede olmasına rağmen, profesyonel ligdeki kicker'ları daha şimdiden geçmiş. Maçlarında ve antrenmanlarda 60 yard (yaklaşık 55 metre) vurmak onun için çocuk oyuncağı haline gelmiş. Topa bu kadar hızlı vurma kabiliyetinden ve dindarlığından dolayı kendisine 'Sheikh' lakabı verilmiş. Mehmet'in topu uçuran bu 'Şeyh' unvanı, öylesine yaygınlaşmış ki, aldığı ödüllere bile 'Mehmet the Sheikh' yazılır olmuş. Mehmet'in maç içindeki vuruş performansı da olağanüstüymüş. Topu rakip gol çizgisine yakın vurmasının dışında, aynı maçta 3-4 defa touchback bile yapabiliyormuş. Touchback, vuruşta topun rakip gol çizgisini geçmesi demekmiş. Rakip takım oyuna topun geldiği yerden başladığı için, bu vuruşlar çok önemliymiş. Ayrıca Amerikan futbolunda amaç, seni düşürüp durdurmalarını önleyerek, topu karşı gol çizgisinin ötesine taşımakmış. Bu yapılınca touchdown (büyük gol) oluyor ve 6 puan kazanılıyormuş. Mehmet'in bu muhteşem kicker'lığından dolayı takımı, Maryland eyaletinde son 3 yıldır hep play-off'a kalmış. Mehmet de binlerce sporcu genç arasında, hep 1 numara kicker seçilmiş. Bundan dolayı onlarca ödülü varmış. Daha şimdiden gelecek yıl üniversite takımına direkt girmeyi ve bursu kazanmış. Bizim Nazif yakın arkadaşı Mehmet'in bu başarılarını anlattıkça, Amerikan futbolundan pek anlamayan ben bile müthiş gururlandım. Bir Türk gencinin Amerika'daki böylesine büyük başarısına sevinilmez mi?