Türkiye'nin Washington'daki itibarı her geçen gün artıyor. Türk-Amerikan ilişkilerinde gerçek bir bahar havası hakim. Washington Büyükelçimiz Faruk Loğoğlu şu değerlendirmeyi yapıyor: -"Genelde baktığımızda, Türk-Amerikan ilişkilerinin durumu çok iyi. Ancak ABD'de seçim var. Seçim yılında Türkiye karşıtı lobilerin, özellikle Ermeniler'in faaliyetlerini yakından takip etmek gerekli. Bu konuda çok dikkatliyiz. İlişkilerin iyi seyretmesinin rehavetine kapılmadan, her vesile ile ABD yönetiminin dikkatini Türkiye karşıtı lobilerin faaliyetlerine çekmeyi sürdürüyoruz!" Stratejik ortaklık artık lafta değil Büyükelçi Loğoğlu'nun dediği gibi, gerçekten Türk-Amerikan ilişkileri, iki ülkenin örtüşen menfaatleri doğrultusunda ve stratejik ortaklık paydasında olumlu bir seyir izliyor. Yani stratejik ortaklık lafta kalmıyor. Yeni bir dönem başlıyor. Bunda birçok hususun katkısı var. Özellikle Kıbrıs konusunda Türkiye'nin attığı büyük adım ve yılların meselesinin çözüm yoluna girmesinin büyük rolü oldu. Zira Kıbrıs konusu, Türkiye'nin ayağında bir pranga olarak son 40 yıla damgasını vurdu. Sadece ABD ile değil, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde de her zaman haksız olarak önümüze getirildi Kıbrıs konusu.. Öyle ki neredeyse Türk dış politikasına ipotek koyan bir fonksiyonu oldu yıllarca... Türk Dişişleri'nin büyük başarısı Kim ne derse desin, Türkiye'nin gerçekten oturmuş ve fevkalade iyi çalışan bir dışişleri teşkilatı var. Dışişlerimiz yıllardır, sadece büyük bir azimle Kıbrıs konusundaki haksız baskıları göğüslemekle kalmadı. Ayrıca haklı davamızı da büyük bir özveriyle savunageldi. Zaten geçen ay sonunda New York'taki toplantılarla Kıbrıs'ta müzakere sürecinin başlatılması, Annan Planı'nı temel alan bir anlaşma yolunun açılması, Türk Hariciyesi'nin ne kadar oturmuş bir teşkilat olduğunun en güzel örneğidir. Türk Dışişleri'nin büyük bir başarısıdır. Özellikle müsteşar Uğur Ziyal ile müsteşar yardımcısı Baki İlkin'in olağanüstü çabaları, New York görüşme maratonunun müzakere sürecine dönüşmesini sağlamıştır. Bu olay, siyasi iktidarların ve devletin kararlı desteği olması durumunda, Türk Hariciyesi'nin büyük vizyonunu kolaylıkla uygulamaya sokabileceğini dosta düşmana açıkça göstermiştir. Türkiye karşıtlarının bile takdirini aldık Kıbrıs konusunda bu önemli gelişme, Türkiye'nin dış dünyadaki ve özellikle ABD'deki itibarını fevkalade olumlu etkilemiştir. Washington'daki her mahfilde, artık Türkiye için çok övücü sözler sarfediliyor. Hatta bugüne kadar Türkiye karşıtı lobilerin safında yeralmış ABD KONGRESİ üyeleri bile, Türkiye'yi takdir eder hale geldiler. Kıbrıs'taki olumlu gelişmelerin bundaki büyük katkısı asla inkar edilemez. Yıllardır yazıyoruz. Türk-Amerikan ilişkileri aslında otomatiğe bağlanmış, stratejik gelişme trendi belirlenmiş ilişkilerdir. Ancak bu ilişkilerin daha da gelişmesini hep, Türkiye'nin ayağına bağlanmış Kıbrıs gibi prangalar ve ilişkileri üçüncü ülkelerin ipoteğine terk etme eğilimleri önlemiştir. Türkiye hem soğuk savaş, hem de 2000'li yıllarda dünyanın yeniden şekilleneceği bu dönemde, daima önemli ve stratejik konumlu bir ülke durumundadır. ABD'nin uygulamaya sokmaya çalıştığı Büyük Orta Doğu Projesi için de, vazgeçilmez ve ikame edilemez bir ülke konumundadır. Türkiye'nin hem ABD'de hem de AB nezdinde itibarının giderek yükselmesi, bu vazgeçilmezliğin en açık göstergesidir. AB'nin birdenbire Türkiye'ye karşı daha olumlu bir tavır izlemesinin altında, ülkemizin artan itibarının ve ağırlığının büyük payı vardır. Keşke bu büyük potansiyelimizin farkına daha erken varabilseydik. Keşke Türkiye'nin bugünlerde dışarıya verdiği "demokratik" ve "istikrarlı" ülke görüntüsünü daha önce gösterebilseydik. İnşallah bundan sonra dünya politikalarına damga vurma sürecimizi, kendi kendimize ziyan etmeyiz. Türk Hariciyesi'nin büyük vizyonunu gösterebilmesini, bundan böyle siyasi iktidarların ve devletin tam desteği ile devamlı ve kalıcı kılarız.