Türkiye'nin artan itibarı

A -
A +

Yurt dışına asker gönderme tezkeresinin Meclis'ten geçmesi, Türkiye'nin artan itibarına yakışan bir karardır. Mehmetçik Lübnan'a barış adına yola çıkıyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün de TBMM'de vurguladığı gibi, "Türkiye, barışın lideridir. Lübnan krizi, Türkiye'nin doğu ile batıyı buluşturan stratejik önemini bir kez daha ortaya koymuştur!" Bu stratejik önemin en kısa açılımı şudur: Ortadoğu bizim, sadece yan bahçemiz değil. Aynı zamanda asırlarca barış ve huzur içinde idare ettiğimiz eski vilayetlerimizdir! Bugün, Ortadoğu'daki eski vilayetlerimizde kurdurulan suni devletçiklerle ilgili her olaya asla kayıtsız kalamayız. Kalmamalıyız. Barış ve istikrar adına bu bölgeye müdahil olmamız, en tabii hakkımızdır. Öte yandan bölgedeki ateşlerin söndürülmesinde Türkiye'nin hem sorumluluğu, hem de bunu yapacak gücü ve tecrübesi var. Bize güven duyan, Türkün yardım elini umutla bekleyen mazlum halklara, ilgi ve katkımızı göstermek gibi vicdani ve insani bir sorumluluğumuz bulunuyor. Aktif dış politika menfaatimiz gereği Doğrudur; bazı kesimler alıştıkları statükoculuğun gereği olarak, Türkiye'nin son yıllarda dış politikada atağa kalkmasından fevkalade rahatsız oluyorlar. Halbuki sevinme zamanıdır. Dış politikada aktifliğin artması, ülkemiz menfaatlerinin daha iyi korunacağının açık göstergesidir. Türkiye'nin artık, uluslararası arenada daha etkili roller oynamaya başladığının açık işaretidir. Geçmişi şöyle bir hatırlayalım: Mesela rahmetli Özal'dan sonra Türk-Amerikan ilişkilerinin yıllarca en baş gündem maddesini, ABD'nin -2.Dünya Savaşı'ndan kalma- ıskartaya çıkardığı hibe fırkateynleri alma gayretleri teşkil ediyordu. Hiç unutmuyorum. Zamanın Cumhurbaşkanı Demirel, Beyaz Saray'da yarım saatlik muhteşem görüşmesi (!) sonrasında heyecanla geldiği Willard Oteli lobisinde biz gazetecilere, "Başardık, çocuklar, başardık! Fırkateynleri aldık!" diye haykırıyordu. Türkiye o günlerden, ABD Başkanı'nın, birçok uluslararası konuda Türkiye'nin Başbakanı'nı telefonla arayarak istişarede bulunduğu günlere geldi. Birleşmiş Milletler'den, Avrupa Birliği'ne, Uzakdoğu'dan Ortadoğu ve Afrika'ya birçok ülke artık Türkiye'ye danışıyor. Türkiye'nin dış dünyada ağırlığı ve vazgeçilmezliği her geçen gün daha da artıyor. Mesela Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Fransa Cumhurbaşkanı'nın özel davetlisi olarak konferansa katılıyor. Dünyanın radikallerin yaptığı terörden kurtulmak için çareler aradığı bir dönemde, yapılması gerekenleri ve Türkiye'nin görüşlerini anlatıyor. Devlet Bakanı Mehmet Aydın da aynı maksatla ABD'de bulunuyor. Türk-Amerikan ilişkilerinde büyük hareketlilik Türkiye'nin artan öneminin ve itibarının bir başka göstergesi de, Türk-Amerikan ilişkilerinde son zamanlarda yaşanan büyük gelişmelerdir. Başkan Bush, PKK konusunda Türkiye'yi tatmin edecek şekilde harekete geçme kararı aldı. Bu konuyu, ABD gündeminin önceliklerine soktu. Özel Koordinatör atadı. Emekli Orgeneral Ralston'ın Türkiye'de ve Irak'ta yapacağı görüşmeler sonunda hazırlayacağı rapor, PKK'nın etkisizleştirilmesinin yol haritası olacak! Öte yandan şu anda ABD'de 3 bakanımız çeşitli temaslarda bulunuyorlar. Kürşat Tüzmen, ABD'ye ihracat patlaması için kalabalık bir iş adamı heyeti ile eyalet eyalet dolaşıyor. Devlet Bakanı Mehmet Aydın hem Birleşmiş Milletler'de hem de çeşitli konferanslarda Türkiye'nin görüşlerini ve terörle mücadelesini anlatıyor. Tarım Bakanı Dr. Mehdi Eker de ABD'ye sektörün önemli kuruluş temsilcileri ve işadamları ile önceki gün geldi. Türk tarım ve hayvancılık sektörüne son teknolojileri getirmeye ve gıda ihracatını artırmaya yönelik bu ziyaret, Türk-Amerikan ilişkilerinin nasıl her alanda sıkı bir işbirliği ile canlandığının bir başka göstergesidir. Bunlara ilaveten, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de gelecek hafta ABD'ye geliyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sebebiyle, çeşitli ülke bakanları ile yoğun ikili temaslarda bulunacak. Ayrıca 2 Ekim'de Beyaz Saray'da gerçekleşecek Bush-Erdoğan görüşmesinin son hazırlıklarına nezaret edecek. Dış politikadaki bu hareketlilik ve Lübnan'a asker gönderme tezkeresinin TBMM'de kabul edilmesi, işte Türkiye'nin bu yeni vizyonunun ve barış misyonunun atılması gereken bir adımıdır. Bu gelişmeleri başka türlü göstermek isteyenler, Türkiyemizin gücüne ve etki alanının genişliğine inanmak istemeyenlerdir. Unutulmasın! Türkiye; büyük, itibarlı, dost olunmak istenen, güçlü ve çok önemli bir ülkedir! Hem uluslararası arenada barış ve istikrar misyonları üstlenebilecek, model alınacak; hem de PKK ve global terörle mücadele edecek potansiyele sahiptir. Türkiye'nin gücünü, etkisini ve dış dünyada giderek artan itibarını görmezden gelenler, ya da yanlış hesaplar içine girenler, birgün yanıldıklarını çok iyi anlayacaklardır. Biz bu göz kamaştırıcı gelişmelerden büyük kıvanç duyuyoruz. Ayrıca Mehmetçiğe Lübnan'da başarılar diliyoruz. Türkün gücünü ve insanlığını bütün dünyaya gösterecek olmalarıyla da iftihar ediyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.