Türkiye'nin gücü

A -
A +

AB'den 17 Aralık'ta müzakere tarihi alınması, Türkiye'nin parlayan bir yıldız olduğunun en açık göstergesi. Yıllardır her olaya "yine bize ne oyun oynandı" mantığı ile bakmaya alıştığımız için, AB'den müzakere tarihi almanın tadını da bir türlü çıkaramıyoruz. Süper güç ABD'nin sürüklemesiyle dünyamızda, büyük bir değişim yaşanıyor. Elbette bu değişimin en belirleyicileri, güçlü olan ülkeler. ABD, askeri ve ekonomik gücüyle, bu şekillenmenin en baş aktörü konumunda. Hollanda Dışişleri Bakanı Bernard Bot, "Avrupa'nın siyasi bir güç olmasına Türkiye'nin yardım edeceğini" söylüyor. Gerçekten yerinde ve çok doğru bir tesbit. Zira günümüzde etkili olabilmek için, önce güçlü olmak gerekli. Bot, Avrupa Birliği'nin Türkiye ile nasıl güçleneceğini açıklarken şöyle konuşuyor: "Küreselleşmiş bir dünyada kendisini kabul ettirmesi için, Avrupa Birliği'nin nüfus, askeri ve ekonomik yeterlilik anlamında hatırı sayılır bir güce sahip olması önemli. Sanıyorum ki Türkiye, bizim olmasını istediğimiz bu siyasi güce katkıda bulunacak." ABD: "Türkiye'nin üyeliği herkese kazandıracak" Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, 17 Aralık'ta müzakere tarihi alınmasının çok önemli bir gelişme olduğunu vurgularken şu açıklamayı yaptı: "Türkiye'nin AB ile müzakere süreci ve AB'ye tam üyeliği, hem Türkiye'ye hem de Avrupa Birliği'ne büyük kazançlar getirecek . Avrupa'nın değerlerini paylaşmak ve bunun bir parçası olmak, refah ve demokrasi için pozitif bir güçtür. Bu güce sahip olmak, hem Türkiye, hem genişlemiş AB ve hem de ABD için, çok olumlu bir gelişmedir." ABD yıllardır, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini hep destekledi. Gümrük Birliği dahil her süreçte, Türkiye için kulis ve baskı yaptı. Müzakere tarihi alınması öncesinde de Powell, Avrupa turunda Türkiye konusunda etkili görüşmelerde bulundu. Avrupa, ABD'nin stepnesi Bazıları, AB ile ABD'yi birbirine rakip güçler olarak görüyor. Bu, doğru bir yaklaşım değil! Bir kere AB, hiç bir zaman ABD kadar bir güç sahibi olmadı. Yıllardır üzerinde çalıştığı "Avrupa Ordusu" kurmayı bile beceremedi. NATO imkanlarından ve ittifakın içindeki ABD gücünden yararlanmadan, AB bir "güç" haline gelemiyor. Avrupa'nın ortasında çıkan Bosna Hersek katliamında, Sırp yayılmacılığının önlenmesinde ve Balkanlar'da patlayacak büyük çatışma tehlikesinin bertaraf edilmesinde tek başına bir varlık gösteremedi, Avrupa Birliği.. Bu tehlikeler hep ABD'nin müdahale etmesi ile önlendi. Hatta ABD'nin bu müdahalesi, AB'nin dağılma sürecine girmesinin de önüne set çekti. İkinci Dünya Savaşı sonrasının yıkılmış, harabeye dönmüş Avrupa'sına nefes alma imkanı veren, onu 40 yıl komünist Sovyet tehdine karşı koruyan hep ABD olmuştur. Dolayısı ile Avrupa Birliği'nin bırakın ABD'ye karşı bir güç olmasını, ABD'siz kendi birliğini bile koruması zordur. ABD'nin Irak'a müdahalesine AB'nin sadece "sözlerle", yani havanda su döverek karşı çıkması, ABD'siz Avrupa'nın olmayacağının en açık göstergesidir. Zaten bunun için birçok uzman Avrupa Birliği'ni, "ABD'nin stepnesi" olarak değerlendiriyor. Bu değerlendirme, ABD ile stratejik müttefiklik ilişkileri olan Türkiye'nin önemini ve gücünü de açıkça gösteriyor. Türkiye'nin AB'ye katılmasının gerçekleşmesi halinde, Powell'ın da vurguladığı gibi hem AB, hem de ABD daha güçlü ve itibarlı olacaktır. Sonsöz: Türkiye'nin gücünü ve stratejik konumunu, AB ve ABD çok iyi biliyor. İnşallah kendimiz de artık farkına varırız. Kısır çekişmeler yerine, gücümüz ve komumumuzla dünya barışına yapacağımız katkıları artıracak pozitif istikametlere ve vizyonlu açılımlara yöneliriz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.