TÜSİAD'ın doldurduğu boşluk

A -
A +

TÜSİAD Washington temsilcisi Abdullah Akyüz, Türkiye'deki son gelişmeleri Amerikalılar'a anlatırken oldukça zorlandı. Ortadoğu Enstitüsü isimli düşünce kuruluşundaki konferansı ilgiyle izleyen Amerikalılar, Türkiye'deki sıcak gelişmelerle alakalı birbirinden ilginç sorular sordular. Hemen belirtelim ki, bizim gündemimizle Washington'un gündemi çok farklı. Türkiye, başta Irak olmak üzere çevresinde olup bitenlere konsantre olmak yerine, iç politik gelişmeler ve komplo teorileri ile çalkalanıyor. Ekonomik kriz bile adeta ikinci planda kaldı. Hatta, gün geçmiyor ki bir başka kriz, gündemimizin en baş sırasını alamasın. Yani usta bir, "krizler üreten ülke" olduk, çıktık.. Zaten bundan dolayı ABD Dışişleri sözcüsü Boucher'ın Türkiye ile ilgili "Hareketli demokrasi" tanımlaması, cuk oturdu. Bizi bundan daha güzel ifade edecek bir başka 'diplomatik tanımlama' bilmem olabilir mi? Düşünce üreten kuruluş TÜSİAD Konferansı sırasında Abdullah Akyüz'e Irak, MHP, seçim, Kıbrıs'taki gelişmeler, AB süreci ve Kürt meselesi ve ekonomik kriz konularında sorular soruldu. Ama bir Amerikalı uzmanın merak ettiği konu ise, çok farklıydı ve şu soruyu yöneltti: "TÜSİAD'ın bir işveren kuruluşu ve temsilcisi olarak, alışılmışın dışında iç siyaset, AB, dış politika vb konularda bu derece yoğun çalışmalar yapmasının sebebi neydi? İş alemi ile ilgili mesleki faaliyet göstermek yerine, böyle politik ve sosyal konulara el atması nasıl izah ediliyordu?" Abdullah Akyüz, bu soruyu şöyle cevapladı: "Doğru! Ülkenin sosyal ve politik meseleleri üzerine eğiliyoruz. Aynen bir düşünce kuruluşu gibi çalışıyoruz. Araştırmalar yapıyor ve çözüm tekliflerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. Çünkü Türkiye'de bu işi yapması gereken düşünce kuruluşları yetersiz. TÜSİAD bu boşluğu dolduruyor." Derviş'i testekliyoruz Abdullah beye şu soruyu yönelttim: "TÜSİAD, Kemal Derviş'i Türkiye'ye geldiği günden beri hep destekledi. Teknokrat olarak yaptığı çalışmaların hep arkasında oldu. Ama şimdi Derviş, teknokrat kimliğini bıraktı ve siyasete soyunuyor. Yeni oluşumun içinde. TÜSİAD, Derviş'in bu siyasi kimliğini ve sosyal demokrat parti kurma çalışmalarını da destekliyor mu?" -"Biz Kemal Deviş'i ve ekonomik programı hep destekledik!" dedi Abdullah bey. Sonra da şöyle devam etti: "TÜSİAD'ın temel prensipleri ile, Kemal Derviş'in program ve hedefleri uyuşuyor. Biz liberal ekonomik uygulamaları, demokrasiyi, dışa açılmayı, globalleşmeyi savunuyoruz. Bu hedeflerimizle Kemal beyin hedefleri örtüştüğü için destekliyoruz. Desteğimiz siyasi değil, tamamen prensip örtüşmesi bazındadır. Zaten TÜSİAD'ın 500 üyesi var. Bu 500 üye ile seçmen olarak siyasi destek verse de ne kadar anlamı olur ki.. TÜSİAD üyelerinin, işçilerine şu partiye, bu kişiye oy verin diyecek etkileri de yok. Dolayısı ile Kemal Derviş'e destek böyle algılanmamalı!" Abdullah bey, Washington Ortadoğu Enstitüsü'nde işte böyle her soruya uzun cevaplar verdi. Ancak açıklamalarında zaman zaman diplomatça ifadeler kullandı. Türk halkının yüzde 70'inden fazlasının AB üyeliğini desteklediğini dikkate alarak, TÜSİAD'ın bu üyeliğin gerçekleşmesi yönünde faaliyetlerine hız verdiğinin altını çizdi. Özetle; Washington da, Türkiye'deki hareketli gelişmeleri dikkatle izliyor. Bakalım Kemal Derviş ve yeni oluşumcular, TÜSİAD ile Amerikalılar'dan aldıkları destek ve sempatiyle nereye kadar gidecekler? Bekleyelim, görelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.