Uzlaşmanın adresi AB

A -
A +

Önceki gün Washington'da ilginç bir toplantı yapıldı. Brookings Enstitüsü isimli düşünce kuruluşunun düzenlediği toplantıda, AK Parti'nin "kapatılmama" kararının muhtemel etkileri tartışıldı. ABD'nin eski Ankara büyükelçilerinden Mark Parris'in yönettiği toplantının diğer konuşmacıları Avrasya Stratejik Araştırmalar Vakfı (ASAM) başkan yardımcısı Çağrı Erhan, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) kurucu başkanı İbrahim Kalın ile Radikal Gazetesi köşe yazarı Murat Yetkin idi. Türkiye, stratejik öneme sahip bir ülke. Ülkemiz bundan dolayı dünyanın her tarafından ilgiyle takip ediliyor. Brookings'deki toplantı Türkiye'ye ilginin tabii bir sonucu. Toplantıda konuşmacıların vurguladıkları hususlar özetle şöyle sıralanabilir: Türkiye, büyük bir değişim içinde! Anayasa Mahkemesi'nin son kararı, bu değişim sürecine yüksek yargının olumlu bir katkısı olarak da algılanabilir. Türkiye hızla normalleşiyor. Kaos ve gerilim umanların beklentisini boşa çıkaran gelişmelerle ülke geniş bir "rahatlama" ve "gerçek gündemlere odaklanma" sürecine girdi. Ancak benzeri durumların tekrarlanmaması için, Seçim ve Siyasi Partiler kanunlarının acilen değiştirilmesi gerekli. Türkiye, Avrupa Birliği müzakere sürecinin gerektirdiği demokratikleşme ve reform paketlerini hızla tamamlamalı. Konuşmacıların dile getirdikleri AB sürecinin canlandırılması hususu büyük önem taşıyor. Zira hem değişim sürecinin toplumda gerilimlere yol açmaması, hem de Türkiye'nin Batı standartlarında gerçek bir demokrasiye kavuşması için AB, en iyi uzlaşma zeminini oluşturuyor. AB kriterlerini, sadece kanun ve yönetmeliklerimizi değiştirerek değil, aynı zamanda bunların uygulanması anlayışını ve uzlaşma kültürümüzü geliştirerek de sağlamalıyız. Kısır tartışmaların ve evrensel kavramlar/değerler üzerindeki subjektif yorumların toplumu germesinin önlenmesi, AB kriterlerinin doğru uygulanması ile rahatlıkla çözüme kavuşabilir. Anayasa Mahkemesi'nin kararın gerekçelerini açıklamasını müteakip AK Parti'nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurması, ülkemizdeki geniş uzlaşma için bir ilk adım olabilir. Zira, "laiklik karşıtı odak olma" kararının temyiz edilebileceği yegane merci AİHM'dir. AİHM'nin böyle bir başvuruyu kabul edip karara bağlaması, -karar ne tür olursa olsun- Türkiye'de gerilime sebep olan tartışmalara nokta koyacaktır. AİHM'nin vereceği kararın getireceği uzlaşma, Türkiye'deki reform ve demokratikleşme sürecini de hızlandıracak; ülkemizin AB'ye tam üyeliğinin önündeki engelleri de ortadan kaldıracaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.