Yeni Bakanlar Kurulu, Türkiye'nin küresel gelişmelere çok ilgili olduğunu gösteriyor. Dünyamız küçüldü. Dış politik gelişmeler artık, her ülkeyi etkiler hale geldi. Küresel ısınma, açlık ve global ekonomik kriz herkesin canını acıtıyor. Şiddet ve terör, insanlık ve demokrasiler için büyük tehlike oluşturuyor. Türkiye AK Parti iktidarı ile birlikte, uluslararası gelişmelerde daha aktif ve etkili olmaya başladı. Sadece bölgesel sorunlarla değil, global barış ve aktivitelerle de yakından ilgilenir oldu. Orta Doğu ile Kafkaslar'daki gelişmelere, Avrupa Birliği'ne ve Transatlantik ilişkilere gözlemcilikten ileri aktif rollerle "belirleyici" düzeyde katılmaya başladı. Enerji taşınmasında kilit ülke durumuna geldi. Global terörle mücadelede ve barışın korunmasında aktif roller üstlendi. Demokrasisini geliştirerek hızlı bir ekonomik büyüme trendi yakalayan Türkiye'nin dış dünyada itibarı ve ağırlığı arttı. Avrupa Birliği'nin siyasi ve ekonomik kriterlerini karşılar hale gelen ülkemiz, istikrar ve reform paketleriyle dünyanın 17. büyük ekonomisi oldu. Kabuğundan çıkmayan, dış olayların hep gerisinde ve savunmada kalan bir ülkeden, komşularıyla neredeyse sıfır sorunlu ve canlı ilişkilere sahip bir konuma yükseldi, Türkiye. Dış politikalarına son 7 yılda stratejik derinlikler katan önemli bir ülke oldu. Bu duruma gelinmesinde Başbakan Erdoğan'ın küresel vizyonunun ve liderliğinin büyük katkısı var. Yaşar Yakış, Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ile istikrarlı, dinamik, aktif ve etkili bir dış politika çizgisi yakalandı. Ahmet Davutoğlu hoca zaten başdanışman sıfatıyla da uygulanan dış politikaların içindeydi. Şimdi bakanlığa gelmesi hem sürpriz olmadı; hem de dış dünyada çok olumlu karşılandı. Türkiye artık cumhurbaşkanı, başbakanı ve bakanlarıyla dış dünyaya daha açık hale geldi. Her olaya ve gelişmeye daha "küresel vizyonla" müdahil olacağı bir konuma yükseldi. Gerek Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde, gerekse dışişleri bakanlığı süresince çok başarılı bir performans gösteren Ali Babacan'ın, şimdi ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olması fevkalade olumlu bir değişim. Babacan, hem ekonomi hem de siyasi arenada dünyaca tanınan bir isim. Aynı şekilde Egemen Bağış'ın da AB sürecinin sorumlusu olarak kabinede kalması yerinde bir karar. Çünkü Türkiye'nin AB süreci, Ankara-Washington-Brüksel ekseninde seyrediyor. Ali Babacan'ın, Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun, Egemen Bağış'ın ve yeni Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in küresel vizyonları, Türkiye'nin dış gelişmelerde ağırlığını artıracak ve uygulayacağı dış politikalara bütünlük katacaktır. Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne 2 yıl için büyük bir destekle seçildi. Bu başarıda, Dışişleri teşkilatımızın koordineli ve uzun vadeli çalışmasının, BM temsilcimiz büyükelçi Baki İlkin'in büyük payı var. Ancak bu durum Türkiye'ye büyük sorumluluklar ve global beklentileri de beraberinde getiriyor. Artık Türkiye'ye; sadece Türk ve İslam âleminin değil, Afrika'dan Avrasya'ya, Orta Doğu'dan Kafkaslar'a geniş bir coğrafyanın sesi olma misyonunu ve beklentisini yüklüyor. Başbakan Erdoğan'ın yeni kabinesinin ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dış politikaya büyük katkılarının, dış dünyadaki bu beklentileri karşılayacağına inanıyoruz. Güçlü ve lider Türkiyemiz ile de iftihar ediyoruz.