Ağaçkakan pişmanlığı

A -
A +
Temiz bir toplum(!) için fazla tövbekârız.
20 yaşındaki Özgecan Aslan'ın bindiği minibüsün şoförü tarafından tecavüze zorlanıp sonra kafası ezilip bıçaklanarak öldürülmesi gözlerimizin önünde cereyan eden, kötürümleşmiş aklın ve vicdanın sayısız trajedilerinden sadece biridir. Adına "galeyana gelmek" denilen masumiyet ayinleri sivri gagalı ağaçkakan kuşunun tövbesine benziyor. Ağaçkakan bütün gece boyu sızlayan çenesinin ızdırabından gözyaşı döküp sabah olunca kabuğunu delecek ağaç ararmış. Pişmanlık ve tel'in melaneti önlemeye bazen yetmez. Bu kaçıncı sadist saldırısı, bu onların sapkınlığına kurban giden kaçıncı Özgecan? Toplumun hay huy ile melaneti frenleme törenleri bunları durdurmaya yetmiyor.
İnsanlar neden ruh sağlığını, insanlığını, vicdanını terk ediyor? Hangi zehir onları bir başka insanı boğazlayarak kurban etmeye itiyor? Atalarından gelen değerleri neden bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan narsisizm, sapkınlık ve enaniyette feda ettiriyor?
Genç nesil yalnızlaşıyor, aşırı bencil, zevkperest, öfke ve nefret kusan, sadece kendine bakan kaygı ve öfke dolu insanlar haline geliyorlar. İyi bir aile reisi, iyi bir arkadaş, hatırlı bir komşu, gayretli bir çalışan olmak yerine, tarzı kopuk bir film yıldızı, kolay servete kavuşmuş bir zengin olma rüyası evlerde başlıyor, medya ve TV onların bu saplantılarını besliyor. Görüntülü ve yazılı medyanın ciddi bir bölümü, şiddet ve cinselliği yaygınlaştırıyor. Elimizde olan, haysiyetimizi, adamlığımızı, insanlığımızı çalıp yerine, toplumsal sefalet ve çürümüşlüğü, şiddet ve sapkınlığı, hırs ve cinayeti koyuyorlar. İnsanın edep duygulularını yıkan, çeşitli kötülükleri cazip hale getiren bu hayvanlaştırıcı hipnoz gücü karşısında direnen ve ayakta kalana selam olsun.
Ne yüzümüz kaldı, ne yüzümüzü dönecek istikamet.
Dünyanın en zor işi insan yetiştirmektir. Bir insanın yetişmesinde birçok unsur içinde en önemlileri; aile, çevre, okul ve medyadır. Dünyadaki bütün ülkeler, kendi çocuklarının ve gençlerinin dürüst, çalışkan, güzel ahlaklı, başarılı, kültürlü, topluma faydalı, vatansever, eğitimli ve kendi öz değerlerine saygılı insanlar olarak yetişmesini ister. Bunun için çaba harcar. Bunu başaran ülkelerin, diğer sıkıntıları daha kolay ve daha çabuk çözülür. Çünkü her şeyin başı insandır. İnsanın iyi yetişmesi için yatırım yapanlar başarının ve medeniyetin zirvesine yükseldiler. Bir insanın yetişmesinde en önemli rolü üstlenen kurumların "değerler eğitimi" yerine "gangnam style" dansı yaptırmayı marifet sayması yetersizliklerini ortaya koyuyor. Bu durumda ebeveynler, çocuklarını, kötü arkadaşların, görüntülü ve yazılı medyanın zararlarından korumaları lazım. Çünkü kötülük, çok eğilimli bir derenin suyunun akıp gitme hızından da hızlı ve çabuk ulaşır, yayılır.
Her şeyi zıddı kırar. Kötü huyları iyi huylar yok eder ama iyi olanı beslemek onu güçlendirmek gerekir. Tek başına bir çocuğu yetiştirmek mümkün değildir. İyi bir çevreye gitmeli, iyi insanlarla komşuluk etmeli. Eğer çocuklar, işleri ve ahlakı iyi olan insanlarla arkadaşlık eder, ahlakı bozan çevreden korunursa güzel huylar onun tabiatı olur.
Doğru, iyi ve güzeli itibarsızlaştırıp, inanç ve değerleri rafa kaldırmak bir tercihtir. Her toplum tercihlerinin sonuçları ile yaşar. Herkes ne ekerse onu biçer. Bu iyi ile kötünün kavgası, insanlık tarihi kadar eski bir kavga. Toplum hangisini beslerse kavganın galibi o olacak.
Sizce toplum hangisini daha çok besliyor?
Biz hangisini besliyoruz?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.