Aileyi korumak insanlığı korumaktır…

A -
A +
 
Tarihte hiçbir dönemde yaşanmamış ürkütücü bir hızla gelişen bu kargaşa ve tasallut döneminde “toplumsal cinsiyet eşitliği” gibi projelerle doğrudan aileyi hedefe koyan ahlaki bir kaosun içine itildik...
Bu sözleşme; dünyada en sağlam, en güçlü aile ve toplum yapısına sahip bir ülkeyi çökertmenin, en sinsi yoludur! O yüzden Türkiye, "İstanbul Sözleşmesi"nden derhâl çıkmalıdır!.. Yapmak istedikleri “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” gibi projeler üzerinden ahlakı altüst olmuş bir toplum kurgulamaktır.
“Ailesiz Toplum Modern Family” kitabında İstanbul Sözleşmesi'ni sorgulayan ve uygulanması durumunda toplumun nasıl bir belaya düçar olacağını anlatan  Ahmet Hakan Çakıcı’nın ifade ettiği gibi “İnsanlık adına çok büyük bir değişim döneminin arifesindeyiz. Öyle bir değişim ki, bildiğimiz hemen her şeyin; 'devletin', 'dinin', 'toplumun', 'ahlakın', 'cinsiyetin', 'işin' anlamının değişeceği, dönüşeceği, translaşıp karmaşık formalara bürüneceği...” tarihte daha önce hiç yaşanmamış yeni bir dönem geliyor...
Kadını ve erkeği, toplum ve aile içindeki ilişkilerine rehberlik yapan değerlerinden soyutlayarak; din, dil, inanç, örf, geleneğin tamamını toprağa gömen, hatta gömmesi için devleti tedbir almaya zorlayan bu mahut sözleşmenin imzalandığı günden beri verdiği hasar hesaba sığmaz. Daha zaman ilerledikçe, asıl kimin zehirlendiği korona salgını gibi belli bir zaman sonra ortaya çıkacak. Çünkü bu sözleşmenin uygulanma sonuçlarıda kuluçka dönenminden sonra ortaya çıkar. Eğer bu saldırı berteraf edilmezse ne vücut ne mana olarak ayakta kalmak mümkün görünmüyor.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi;
Aileye ve bir güvenlik kuşağı oluşturan “İslam’a” karşı bu saldırının sebebi nedir? “Aile” kadim kültürümüzü esas alarak çocuklarını yetiştirdikleri, egemenlerin müdahale edemediği bir güvenli bölgedir. Biliyorlar ki; "Aileyi kontrol demek; hem toplum sosyolojisinin, hem ekonominin, hem de nüfusun kontrolü demektir!”
Ailede büyük hasar verdiği bilinen bu “cinsiyet eşitliği projesinin” ilk uygulaması; Rockefeller ailesi bünyesinde özel bir vakıf olan “Rockefeller Foundation” tarafından yürütüldü. Vakıf tarafından desteklenen Alfred Kinsey isimli ahlaksız bir zoolog 1947'de Indiana Üniversitesi bünyesinde “Cinsellik Araştırmaları Enstitüsü"nü kurdu.
1948 yılında Alfred Kinsey’in yayınladığı ilk araştırma raporu ve 1955 yılında araştırmanın ikinci etabı yayınlanınca Amerika Barolar Birliği maruz kaldığı medyatik baskı sonucu Amerika Ceza Sistemini değiştirmek zorunda kaldı.  
Bu tam bir felakettir, o güne kadar Amerikan ceza sisteminde "suç" olarak kabul edilen “zina, çocuk erotizmi, kürtaj, evlilik öncesi cinsel ilişki, karı-kocaların birbirlerini aldatması ve eş cinsellik" suç olmaktan çıkarılıp, normalleştirildi...
Bugün Türkiye’de uygulanmak istenen bu iğrenç senaryonun “zina, çocuk erotizmi, kürtaj, evlilik öncesi cinsel ilişki, karı-kocaların birbirlerini aldatması ve eş cinselliğin suç olmaktan çıkarılıp, normalleştirilmesi planı"nın özeti budur...
Türkiyenin elini kolunu sallayarak 2011’de imzaladığı bu sözleşmenin  2014’te yürürlüğe girmesiyle toplumda başlayan ve bugünlere süregelen itirazlar nihayetinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki gün kurmaylarına, “Çalışıp, gözden geçirin. Halk istiyorsa kaldırın. Halkın talebi kaldırılması yönündeyse, buna göre bir karar verilsin. Halk ne derse o olur” talimatı ile yeni bir döneme girdi.
Bu yeni dönem; uyum yasaları çerçevesinde bize dayattıkları aileyi, toplum yapımızı çökertecek olan bu projenin uygulanmasını iptal etmek ve AB'nin başına çalmak olmalıdır.
İşgal ettikleri masum beldelerdeki direnişçilerin kafalarını kesip müzelerinde sergileyen sömürgeci Batı zihniyetinden insanlık adına, aile ve terbiye adına öğreneceğimiz bir şey yoktur!..
Onlarda değil mi; korona günlerinde huzurevlerinde insanları ölüme terk edenler?.. Onlarda insan yok ki aile olsun, kadın olsun!.. Nerede kalmış kadınlara hak!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.