AK Parti’nin rakibi kendisi!..

A -
A +

31 Mart yerel seçimlerinden sonra seçim sonuçlarını sorgulayan AK Parti'de bugünlere gelirken en çok kullanılan “Değişim” sözünü duymayan yok ama nasıl olduğu ve değişime muhatap alan üzerinde farklı rivayetler var.

 

Yerel seçim sonuçlarını “iktidara tepki” olarak değerlendirenler hasarın değerlerde değil insan kaynaklarında olduğuna ve parti yönetiminde köklü bir değişim ile telafi edileceğini söylüyor.

 

31 Mart yerel seçimlerinin ardından AK Parti grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “Karşımızdaki tablo tevile gerek duymayacak kadar nettir. Milletimizin mesajlarını baş tacı ederken, bu mesajların gereğini de mutlaka yerine getireceğiz” diyerek değişim mesajı vermişti.

 

Değişimin muhatabı olarak Merkez Yürütme Kurulu ve teşkilatların yanı sıra kabinede de sınırlı değişikliğe gideceğini sıkça konuşanlar oldu.

 

Böylece değişimin AK Parti politikalarında değil parti içinde seçim yenilgisinden sorumlu görülen isimler üzerinden yapılacağı kanaati oluşmasının ardından operasyonlar başladı.  

 

Ancak AK Parti'nin teşkilatlardaki kadro değişiminden daha fazlasına ihtiyacı olduğunu söyleyen bir kesim, değişimin yol haritasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye’nin geleceği de daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlüktedir” söylemini merkeze alarak ifade etti. 

 

Operasyonlar teşkilatlarda değil daha fazla özgürlükte diyenler de, 28 Şubat’tan mahkûm olan emekli generallerin affedilmesi ile başlayan sürecin Osman Kavala ve Gezi olaylarından dolayı mahkûm olanlara uzanan yeni bir siyaset alanı ile değişimin inşa edilebileceğini ifade ediyorlar.

 

Seçmende karşılık bulmayan bu operasyonu, Merhum Turgut Özal’ın “Bakmayın onların sosyal demokratız dediklerine. Onlar statükoyu muhafaza eden eşraf partisidir” dediği CHP’ye benzemek olarak değerlendirenler de oldu.

 

Bu da bir değişimdir ama zemini kayan seçmenin geri dönüş için aradığı doğru adres bu mu?

 

Nihayetinde son söz seçmenin olduğuna göre değişimin “kadrolar üzerinden mi yoksa değerler üzerinden mi” yapılması gerektiğini seçmene sormak en uygun yoldur.

 

Mesele “Değişim operasyonunu” seçmenin görmek istediği alanda yapmak. Olaya seçmen gözüyle bakmanın bir yolu var. Zaten AK Parti kadroları da seçmenle göz teması kurmak gerektiğini sıkça ifade ediyor.

 

Mustafa Akad’a “Çağrı” filmini niçin çektiklerini sormuşlar. Verdiği cevap:

 

“Bir derdim vardı, insanlara söyleyecek bir hakikatim vardı. Yanıyordum... Fakat ben anlattığımda hiç kimse bana bakmıyordu; herkesin gözü sinema perdesindeydi. Ben de başlarını bana çevirmelerini beklemeden onların baktığı yere geçip hakikati oradan anlatmak için sinema filmi yaptım. Belki büyüklere düşen vazife; gençler başlarını çevirmiyorlarsa hakikatleri onlara baktıkları yerden anlatmak!..”(*)

 

Zemini kayan siyasetçiler için de çözüm farklı değil. Olaylara ve sonuçlara seçmenin durduğu yerden bakmak. Yer değiştirmesi gereken seçmen mi yoksa parti mi?.. Sorusunun cevabı da ortaya çıkar.

 

Sonuçları hoşlarına gitmese de sistemi dönüştürmek için yola çıkanlar mı değişti yoksa seçmen mi değişti? AK Parti'nin yapması gereken; ilk gün ilan ettiği değerlere sadık kalarak seçmenle temas kurmak için kendi durduğu yeri değiştirmeden seçmenle yüzleşmek.

 

.....

 

(*) Fabrika Ayarı, Hayati İnanç, Profil Kitap Ekim-2022

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe13 Temmuz 2024 12:29

Evet, bir zamanlar ANAP vardı...