Arada bir sallansak mı?

A -
A +
“Şehir Toplantıları”nda sıkça sorarım. Acaba, büyüklerimiz sel yatağı, kumluk işe yaramaz büyükçe bir bozkıra el koyup, dörde bölüp tam ortasına bir havuz, sağ başına hastane sol başına postane kondursalar. Kapalı bir çarşı, bir otobüs terminali çayırlık bir köşesine iki tane kale direği dikseler. İki caddeye bitişik nizam sağlı sollu apartmanlar dizseler. Tek numaralı olanlarını lokanta, çift numaralı olanlarını banka şubesi yapsalar. Otuz tane prefabrik bahçeli, yüz otuz tane altışar daireli sosyal konut yapsalar. Özel idare her köşeye bir çöp bidonu koysa. Çocuklara birer tane vuvuzela dağıtsak. Üç ilkokul, bir anaokulu bir rektörlük binamız olsa.
Sonra milleti toplayıp top atışı ile iyi koşanlar birer köşe kapsa. Burası şehir olur mu?
El cevap; olmaz...
Çünkü binaları müteahhitler yapar şehirlerin ruhunu insanlar oluşturur. Şehir, etik bir insan birliğidir, sakinlerine mal ve hizmet sağlamak için tasarlanmış yapılar topluluğu değildir. Çünkü bu taş yığınının hatırası ve hafızası yoktur. Burası bir temerküz yani toplama kampı olur. Ismarlama bina olur ama ısmarlama hafıza olmaz. Hafıza farklı bir şeydir marketten kabak gibi alınmaz.
Eğer hafızayı mevcuttan siler atarsanız üç bin yıllık bir şehri de başarıyla toplama kampı yaparsınız.
Geçtiğimiz hafta “Medeniyetimizin Mimarı, Sinan’ı Anlamak” isimli programda konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu “Eğer bir gemi ile İstanbul’a yaklaşıyorsanız bir tarafta Süleymaniye diğer tarafta 'Gök Kafes' denilen bir ucube yan yana durduğunda bir Mimar Sinan’dan hiç mi ders almamışız diye insan kahroluyor. Tarihî yarımada, şirk koşan, tahakküm eden ne eser varsa bu şehre ihanettir” demişti...
Doğrusu sadece İstanbul’a değil bir medeniyete tepeden bakan bu ucubelere teslim edildik. Şehirler içinde yaşayanlarla birlikte kâr hırsıyla inşa edilmiş “Gök Kafes” denilen ucube, yarı açık tutukevlerine gömülüyor.
Medeniyetler ve şehir hafızası satın alınabilir şeylere feda ediliyor. Daha da trajik olan küçük kentlerde büyükleri taklit etme hastalığına tutuldu.
Büyümeyi coğrafi bir genişleme, göğe doğru uzanma zanneden anlayışın eskiye tecavüz ederek büyütmeye çalıştığı şehirler insanları zehirleyerek rahat ettirme gayretinde.
Hafızası silinmiş, sabretmeden şehir kurmaya kalkılırsa "erken doğum" olur! Ortaya çıkan her neyse magandası olur ama eşrafı olmaz. Eşraf geriden gelen zorluklar içinde temayüz eder, kalabalıklar onu kabul eder, sermayesinde para ve makam olmaz.
Burada zorluk olmaz “Beleşistan” olduğu için duyan gelir. Burada cenaze para ile kalkar ölüye para ile ağlanır. Analık, babalık, arkadaşlık sevgili olmak takvimin belli günlerinde hatırlanır. Komşular, yaşlılar, muhtaçlar, sakatlar, berduşlar hastalar alt kattakiler, iflas edenler için yer yoktur ve tek adres sosyal yardımlaşma kuyruğudur. Selam verirken atacağın temenna karşı tarafın makam ve sevgisine göredir.
Burada temsili yönetim olmaz atanmış kamp müdürleri bulunur.
Koruma duvarları, eşyayı, binayı ve özel araçları korumak içindir. Ruhlar her türlü saldırıya açıktır. Kafalar ve kasalar emniyette kalpler topun ağzında ve kırıktır.
Şehir olmak kolay değil. Şebekeler kolay döşenir, evleri yollar insanları ise ortak değerler, sevgi ve hatırlar birbirine bağlar. Sevgi, saygı merhamet ne oldu?
Birkaç defa toprak ciddi sallandı üzerinde olanları silkeledi. Hayatımız aylarca çadırlarda, prefabrik ev bozmalarında çamurların içinde sürdü.
Kolumuz kanadımız kırıldı servetler kaybedildi ama ortaya unuttuğumuz adamlık çıktı.
“Gök Kafes”ler temelinden sallanınca sallanmayan tek şey insanlık vasıfları ön plana çıktı. Putlar yüzüstü düştü adamlık ayağa kalktı.
Kimse öteki olmadı herkes beriki oldu. O zaman şehirli olduk. Ama zaman geçip güya yaralar sarıldıkça yeniden ruhumuzda yaralar açılmaya başladı. Putlar ayağa kalkmaya, savaş baltaları ortaya çıkmaya başladı. Servet ve makam arayanlar arkalarına sığınmak için siper, ehliyet ve liyakatine güvenmeyenler sığınak aramaya başladılar
Şimdi bazen acaba diyorum aynaya bakınca utanmamak için arada bir sallansak mı?!.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.