Arkası Yarın…

Sesli Dinle
A -
A +
Muhalefetin 6’lı Masa üzerinden yürüttüğü aday belirleme tartışmaları “Arkası yarın” hikâyesine döndü. Bu satırları yazarken 6’lı Masa’nın 26 Ocak toplantısından da henüz duman çıkmamıştı(!)
 
Seçim tarihi kesinleşti ama hâlâ 6'lı Masa'nın adayı ortada yok. Kulislerde süregelen Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu'nun adaylığı tartışması ortaklar arasında son güne kadar devam edecektir. (Ya da, aday tartışmaları ile kamuoyundaki kafa karışıklığı devam ettirilecek.) Çünkü Muhalefet ayakta kalmak için tartışmadan, tartışıyor görünmekten besleniyor.
 
Bir yılı aşkın süredir sütunlarda ve ekranlarda sürüp giden tartışmalar milleti bezdirse de, 6’lı Masa’yı bir arada, ayakta ve hayatta tutan bu tartışmalardır.
 
Eğer böyle değilse, 6’lı Masa’da Kılıçdaroğlu’nun adaylığı genel kabul görmüş iken, rivayete göre Meral Akşener bile, Ekrem İmamoğlu’na, “Sen bu seçimde aday olma. Ben iki yıl sonra erken seçime götüreceğim, sen o zaman aday olursun. Yaşın genç, 14’üncü cumhurbaşkanlığına aday olma, iki yıl sonra 15’inci cumhurbaşkanlığına aday ol” niye desin?
 
Mansur Yavaş hafta içi, park temel atma törenine katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını "İnşallah bu parkın açılışına Cumhurbaşkanı olarak teşrif edersiniz” ifadeleri ile desteklediğini niye açık ilan etsin?
 
Böylece, iki önemli aday Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş sahadan kulübeye gönderildikten sonra, 6’lı Masa ortakları, “Adayımız Kılıçdaroğlu” diye niye ilan etmiyor?..
 
Hangi sebeptense(!) masa ortakları daha uzunca bir süre bu “dedi ki-demiş ki” Ekrem geldi, Mansur gitti hikâyeleri ile kahve konuşmalarına TV’lerde tartışma programlarına malzeme olmaya devam edecekler.
 
Bu “arkası yarın” masalının arka planına ve aktörlerine bakalım. İlki ve en önemlisi, 6’lı Masa’nın görünmeyen ayağı HDP’dir. HDP açıkça ilan ediyor, "Ana muhalefet benim, benim desteğim olmadan kazanamazsınız" diyor.
 
Altılı Masa, bu davete icabetin seçmen katında itibar kaybı olduğunu bile bile HDP üzerinden dışarıdan destek arayışı devam ediyor. Bu ittifakı meşrulaştırmak için önümüzdeki süreçte masa ortaklarının Meral Akşener örneği üzerinden söylem geliştirmeleri muhtemeldir.
 
Meral Akşener, 21 Ocak günü partisinin Diyarbakır’daki İl Kongresi'nde "Mesele cumhuriyeti sözde özde sahiplenmekse, mesele silahlara veda, kan dökmeye de tövbe etmekse, mesele her türlü musibetin karşısında çelikten sarsılmaz bir biz olmaksa, biz varız" demişti.
 
Akşener'in kamuoyunda tepki alan “silah bırakmak” sözü ile iki zıt merkezi kastettiği belirtilerek “Bir tanesi kesinlikle Türk Silahlı Kuvvetleri öteki de terör örgütü PKK’dır” deniliyor. Seçmen katında şaşkınlık ve öfke ile karşılanan bu ifadeler ağır tenkitler aldı. Faturası ise seçimlerde kesilecek.
 
Kurulan tezgâhı herkesin anlayacağı dilde en iyi anlatan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirip bedel ödetme derdindeki zehirli yılanların deliklerinden birer birer sürünerek dışarı çıkmaya başladıklarını söyleyen Sayın Bahçeli;
 
“… Zillet ittifakı, İP Başkanı eliyle PKK'yla mütareke mesajı vermiştir. Kılıçdaroğlu'nun Türk ordusuna hakaretinden sonra İP Başkanı'nın bu ihanet açılımını seslendirmesi tesadüf değildir. Her dalda mendili, her tarlada ayak izi, her partide kötü hatırası bulunanların gerçek yüzü, gerçek niyeti, gerçek hedefi ayan beyan ortaya çıkmıştır… İşte meydan işte millet, işte er. Kendine güvenen durmasın gelsin beri…" sözlerini sarf etti.
 
Sanki Altılı Masa’nın bir beklediği var. Bu destek arama hikâyeleri CHP’li Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş'ın (20.07.2021) "Ulusal ve uluslararası karar vericilerin işaret edeceği bir insanı aday yapacaklar" sözlerini de hatırlatıyor…
 
Bakalım Altılı Masa’nın sunduğu “Arkası Yarın”ın önümüzdeki bölümünde ne var?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.