İki arkadaş; bir Amerikalı ile Japon vahşi hayatı yerinde görmek için Afrika'da geziye çıkmışlar... Derken uzakta bir aslan görünmüş. Aslan bizimkileri fark edip üzerlerine doğru gelmeye başlayınca Amerikalı korkuyla acı sonu beklemeye, Japon ise hemen botlarını çıkarıp spor ayakkabılarını giymeye başlamış. Amerikalı sormuş: “Ne o… aslandan hızlı mı koşacaksın?" Japon cevap vermiş: “Yoo… Senden hızlı koşayım yeter!..”
İnsan tabiatı, “sonu yok edici bütün tehditlere” karşı programlı olunca aynı yöne itiliyor. Önceki hafta "Sokağa çıkmak iki saat sonra yasak" haberini alır almaz, herkes ayakkabılarını bağlayıp, sağına soluna bakmadan itiş kakış marketlere koştu.
Ülkeler için de durum farklı değil.
Salgını önlemek için çabalayan Avrupa Birliği (AB) ülkesi arasında da çıkan maske krizinde İsveç şirketi Çin’den İspanya ve İtalya’ya gönderilmek üzere ithal ettikleri maske ve eldivenlere Fransa'nın el koyduğunu açıkladı. Almanya satın aldığı maskelere ABD’nin, İtalya ve İspanya’ya ise kendilerine gönderilen maskelere ise Fransa’nın el koyduğunu iddia etti.
Şimdilik kınama ile geçiştirilen bu “çalıp-çırpmalar” salgın sonrası ülkeler arasındaki ilişkinin temelini oluşturacak, bunda hiç şüphe olmasın...
BM, AB, İslam İşbirliği Teşkilatı, Afrika Birliği, Dünya Sağlık Örgütü, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ve Uluslararası Para Fonu gibi küresel yapılar bu sınavdan başarı ile çıkamadı, her devlet kendi başına kaldı. Her koyun kendi bacağından asıldı. Büyük sıkıntı yaşayanlara dâhil oldukları örgütlerden bekledikleri yardım ve destek gelmedi.
Bu hayal kırıklığı silah sanayisinde ve teknolojide gelişmiş ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkelerin takipçisi olmanın çok da güvenli bir alan olmadığını gösterdi. Birlik, beraberlik ve dayanışma ruhunun iflas etmesi küreselleşmenin sonunu getirir.
Biriken öfke her ülkeyi “Herkes kendi başının çaresine baksın…” yoluna mecbur edecek. Bu durum gelecekte “yeni ittifaklar kurulmasını” zorlaştırır. Bu durum müflis yapının başaktörlerini ciddi rahatsız ediyor.
ABD eski Dışişleri Bakanlarından Henry A. Kissinger’ın, Wall Street Journal'da "Koronavirüs Salgını Dünya Düzenini Ebediyen Değiştirecek" başlıklı bir makalesi yayınlandı.
Makalesinde, hükûmetlerin pandemik krizi iyi yönetemediğini, Covid-19 salgını bittiğinde dünyanın asla aynı dünya olmayacağını belirterek; “Hiçbir ülkenin, ABD’nin bile, yalnızca ulusal çabayla virüsle başa çıkamayacağını, salgın sonrası dünyada, salgına karşı küresel mücadeleyi desteklemek, dünya ekonomisinin yaralarını sarmak ve liberal dünya düzeninin ilkelerini korumak için bir küresel iş birliği programına ihtiyaç duyulduğunu...” söylüyor.
Sözü dönüp dolaştırıp "yeni dünya düzeni"ni kurma görevini de ABD’ye veriyor. Aynı istikamette yayımlanan çoğu makaleden anlaşılan o ki, ABD’nin “Dünyanın jandarması” pozisyonunu kaybetme korkusu var. Bu bütün sömürge kaynaklarını kaybetmesi demektir...
ABD ve Avrupa devletlerinin siyasi ve maddi güçleri ve zenginliklerine rağmen salgınla mücadeledeki yetersizliklerinin sebebi kendi insanlarına karşı da ilgisiz kalmasıdır. Kendi insanlarını doğal seleksiyona maruz bırakarak “ölen ölür kalan sağlar bizimdir” diyen bir zihniyetin itibar kaybetmesi doğaldır. Bunun hem içeride hem dışarıda ciddi sonuçları beklenmelidir.
Asıl patırtı salgın bitince...