Asrın seçimi ve yol ayrımı

A -
A +
Çok partili siyaset hayatımız boyunca iktidarın merkezindeki güç çok defa ittihatçı iktidar elitleri tarafından tayin edilmiş, kim iktidara gelirse gelsin, onların iktidarı devam etmiştir. Bu zümre beslendikleri kaynakları ellerinden almaya kalkanları, medyatik saldırılarla hırpalayıp, çapulcuları üzerlerine salarak itibarlarını ve iktidarlarını ellerinde tutmuştur.
Bugün yaşananlar tarihin tekerrürüdür ve aşağıdaki tecrübe ile bire bir aynıdır.
Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın dağılmakta olan Osmanlı Devleti'ni toparlaması, başta İngiltere olmak üzere batılı devletleri yeni planlar hazırlamaya sevk etmişti. Bunun için Osmanlı hâkimiyeti altında asırlardır huzur, refah ve güven içinde yaşayan, gayr-i müslim ve Türk olmayan unsurları defalarca devlete karşı kışkırttılar. Bu maksatla yurt içinde ve yurt dışında gizli cemiyetler kurdular.
Bunlardan biri de 21 Mayıs 1889'da kurulan İttihad-i Osmanî cemiyetidir.
Sultan Abdülhamid Han'ı tahttan indirmeyi gaye edinen bu cemiyet, yurt içinde ve dışında şubeler kurarak teşkilatlandı. Para ihtiyacını Paris Mason locasının karşıladığı cemiyetin yayın organı olarak "Meşveret" gazetesi çıkarılarak yurda gizlice sokuldu. 
Hızla teşkilatlanan cemiyet ihtilalci bir güç haline gelerek terör faaliyetlerine girişti, "Hürriyet Taburları" kurarak terör hareketlerini yaygınlaştırdılar. Bulundukları bölgelerdeki gayr-i müslim ve Türk olmayan unsurlarla da iş birliği yaparak Müslüman ahaliyi Sultan Abdülhamid Han'a karşı ayaklanmaya çağırdılar.
Durumun nazikliği üzerine sultan 23 Temmuz 1908'de İkinci Meşrutiyet'i ilan etti.
İttihatçılar tarafından tertip edilen, 31 Mart Vakası üzerine İttihat ve Terakki tarafından Selanik'ten; içinde Bulgar, Sırp, Yunan ve Arnavut yağmacıların da bulunduğu "hareket ordusu" İstanbul'a getirildi.
Sultan, bunlara karşı koymak isteyen kendisine sadık kumandanlara, çarpışılmaması, Müslüman kanı dökülmemesi için sıkı emir verdi. İsteseydi yalnız Taksim ve Taşkışla'daki talimli asker ve sadık subaylar gelen hareket ordusunu darmadağın edebilirdi.
İstanbul'a giren hareket ordusu kumandanları, doğru Yıldız Sarayına geldiler. Hazineyi, asırlardan beri toplanmış olan kıymetli yadigârları, dünyanın en zengin kütüphanelerinden olan saray kitaplığını yağma ettiler. Sultan İkinci Abdülhamid Han tahttan indirildi, milletin hükümdarı saydığını görerek öldürmeye cesaret edemediler, trenle Selanik'e götürülüp oradaki Alatini Köşkü'ne hapsettiler... 
İkinci Abdülhamid Han'ın tahttan indirilmesinden sonra herkes ölüm ve harp korkusu içinde yaşadı. İttihat ve Terakki bir oldubittiye getirerek ülkeyi Birinci Dünya Harbi'ne soktu. Birinci Dünya Harbi'nde pek çok vatan toprağı elden gitti. Yüz binlerce Müslüman Türk evladı şehit düştü. Böylece on seneden az bir zamanda Sultan Abdülhamid'den devralınan üç kıtaya yayılmış altı yüz senelik koca bir imparatorluğu ihtiras ve cehalet ile tarihin sinesine gömdüler. 
İttihatçılara gelince, Mondros Mütarekesini imza ettikten bir gün sonra ihanetlerine bir yenisini ekleyerek gece yarısı kaçtılar...
Bugüne gelince, 1 Kasım seçimleri artık bir seçim yarışı olmaktan ibaret değil.
Kürtler tarihî bir yol ayrımındadır. Ya Türkiye'den parça koparıp Suriye'deki Rojava'yla birleşecek bir "mini İsrail" kurmanın hayalindeki Ermeni, Ateist, Zerdüşt, İranlı Şii yağmacılardan ibaret PKK'nın peşine takılacak veya asırlardır kaderini birlikte paylaştığı bir ülkede "ekmek hakkı, su hakkı" deyip geleceğini imar edecek.
Hangi sapağa gireceği yönünde önceki gün Kürt kamuoyu güçlü bir mesaj verdi. "Silahlı örgüt mensuplarının şiddete son vermelerini ve topraklarımızı terk etmelerini istiyoruz" diyen Doğu ve Güneydoğu'daki 120 aşiret temsilcisi ve önderi devletin yanında yer alma tercihini ifade etti. 
Bu tercih sandığa yansımalı. Hükümet, ülkenin her yerinde her vatandaşın hür iradesini oyu ile ifade edebileceği güvenli ortamı tesis etmelidir.
Kısa bir süreç ve ortalık ağarınca olur belli/Herkesin geceyi kiminle geçirdiği!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.