İddiaya göre, 2016’da Trump ile Clinton arasında geçen ABD Başkanlık yarışında; Rusya; Facebook, Twitter ve İnstagram gibi sosyal medya araçlarında açılan sahte hesaplar aracılığıyla sonuçları Trump lehine manipüle etmiş.
Hillary Clinton hakkında alçaltıcı bilgiler yayılarak kötü gösterilmiş ve Trump’ın ön planda olması sağlanmıştır. Her zamanki gibi, seçimlerle ilgili en dikkat çeken hile; anketlere müdahale edilmesi ve gerçekçi olmayan anket sonuçlarının paylaşılması da olmuş.
Kurgulanan anketlerle istenilen adayın önde olduğu algısını yayarak seçim döneminde kamuoyunun tercihlerini yönlendirme gayreti her zaman kullanılmıştır. Bunun sosyal medya yansıması ise çok daha güçlü. Seçim sonrası pozisyon almak isteyen uyanıklar; muhtemel galipten yana olma fırsatını kullanarak nerede durduğunu bir vesikaya bağlayacak. Sosyal medyadaki paylaşımlarını referans olarak kullanacak.
Bugün hâlihazır bazı sosyal medya kullanıcılarında sık rastlanan da budur.
Korona salgınının, grup olmaktan çıkarıp yalnızlığa ittiği insan bu defa virüs yerine “sosyal ağlar” tarafından kuşatıldı. İnsan, tarihin hangi devrinde böylesine bir yalnızlığa düşmüştür? Bu izdiham “sosyal medyayı iyi kullanan geleceği de yönetir” anlayışını güçlendirdi ve müşterilerini artırdı.
Şimdi bütün mücadele bu pazarda öne geçmek.
Bu kargaşa ”salgınlı hayatın” insanı yalnızlaştıracağını önceden tahmin ederek cephe açanlara ve haksız ve ahlak dışı yollarla rakiplerini saf dışı etme hamlelerine karşı tedbirler alınmasını kaçınılmaz hâle getirmektedir.
Bazı kullanıcılar ait olmadıkları hâlde kendisini karşı olduğu tarafta göstererek açtıkları “Bot hesap” dedikleri sahte hesaplarda kabul edilemez paylaşımlarda bulunarak, (kışkırtıcı, tahrik edici provoke paylaşımlar ile) rahatsız edici bir dille toplumu baskı altına alıyorlar.
Bu baskılama dalgası CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in, darbe imalı açıklamalarıyla başladı. Özel, "... Herkes şunu bilsin bütün devlet memurları. Görevini devlet memuru gibi yapan devlet memurları… Hangi ülkeye hizmet ettiğini bilen çok değerli bürokratlar hiç korkmasınlar. Türkiye Cumhuriyeti devleti gelir, saat gibi işlemeye başlar. O saatin en kıymetli çarkları siz olursunuz. Eğer koltuğunuza liyakatle oturdunuz, devletinize sadakatle çalışıyorsanız…"
Bu sözlerden ne anlaşılır? CHP hayalindeki iktidarın yol haritasını açıklıyor!.. kendisinden önceki dönemde görev yapanları potansiyel suçlu gibi görmek ve buna göre davranmak. Türk siyasi jargonunda buna “devr-i sabık uydurmak” denmektedir.
Özgür Özel'in devlet memurlarına tehditler savurarak yaptığı bu açıklamaları, tabiatıyla sosyal medyada da “darbe iması” olarak nitelendirildi ve tartışmayı başlattı.
Çok geçmeden Şirin Payzın'ın programına konuk olan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun kullandığı "… Önümüzdeki seçimde bir erken seçimle veya başka bir şekilde bu ülkenin, gerçekten halkın artık gözü açıldı… Şöyle söyleyeyim bir iktidar değişikliğine hatta ben size daha ileri bir şey söyleyeyim iktidar değişikliği değil bir sistem değişikliğine gidişatı görüyorum ve …” sözleri sosyal medyada köpürtüldü.
Sosyal medyanın hızlı, etkileşimli ve etkili olma avantajı “önüne gelene ayar vermek isteyen” sahte Hesap kullanıcıları tarafından “Yaparsın Abi…” diye gaz verildiğinde ortaya, aklın çöpe gittiği acı sonuçlar çıkarır.
Geçmişte belli aktörlerin yer aldığı, “tek seslilik” sosyal medyanın ortaya çıkmasıyla birlikte, yerini etkileşimli, çok sesli fakat çok kaba, vasatı düşük bir müşterek platforma dönüşmesi işte böyle başladı.
Birçok siyasetçi ulu orta, her ortamda kolay söyleyemediği haddi aşan beyanlarını meşrulaştırmak için sosyal medyanın bu “yüksek hazmetme kapasitesinden” faydalanıyorlar. Sosyal medyanın öyle bir iştihası var ki “Heyula” gibi taşı yese eritiyor. Faili meçhul sahte hesaplar kapıyı kesmiş sanki doğrusu içeri giremiyor.
Ancak, paylaşımları ile haddi aşan kullanıcı açıklamaya davet edilince hemen ”başkasının yalancısı” oluyor, yüksek takipçiler de anında buharlaşıyor!..
“Salgın” hayatımızda ne varsa hepsini testten geçiriyor, insan başta olmak üzere tartıya çıkıyor. İşe yarayanla yaramayan ayrışıyor.
Dün vazgeçilmez sanılan çok şey salgın sonrası çöpe gidecek...