Bir virüsün dokunuşu bütün bir büyüyü bozabilir!..

A -
A +
Gailelerle başlayan 2020 yılı nasıl başladıysa öyle devam ediyor. Korona ile mücadelenin üçüncü devresi de kolay geçeceğe benzemiyor. Mücadele salgının bakiyesini temizlerken normal hayata geçiş için hazırlık da yapılıyor. Bu arada arka planda kalan Suriye sınırındaki mücadele önemini kaybetmiş değil.
Ancak her ülke korona ile mücadelede içerideki hasarı onarma çabası verirken gözü bir yandan da “kim ne yapıyor" cinsinden diğer ülkelerin vereceği kayıplarda. COVID-19 krizinin meşhur “1929 Büyük Buhranı” gibi büyük bir ekonomik felakete yol açabileceğini belirtenler de var. Her türlü sonuçta çoğu ülke yakın gelecekte ekonomik savunmalarını ve saldırılarını hedef ülkelerin çöken tarafı üzerinden yapacaklar.
Hâlihazır durum ise ülkeler can kayıplarını asgaride tutmaya çalışırken ortaya çıkan ekonomik çöküntüyü de frenleme derdinde. COVID-19 salgını küresel bir sağlık krizidir ancak yakın geçmişte benzeri görülmemiş bir ekonomik felaketi de beraberinde getiriyor.
Hiç kimse tüm dünyada milyarlarca insanın bu kadar kısa sürede alışılmış davranışlarını tamamen değiştireceği bir baskı yiyeceğini tahmin edemezdi. Dünyanın hemen her yerinde uygulanan sosyal izalosyon sonucu insanlar sokaklara çıkamadı, iş yerleri kapandı, uçuşlar yasaklandı ve insanlar işlerini, şirketler pazarlarını kaybettiler.
Türkiyede ekonomik yapının omurgası büyük entegre sanayi kurumları şeklinde değil daha küçük ölçekli bir birinden bağımsız “kompartımanlar” şeklinde bir yapıya sahip. Bu durum tek bir çatı altında olmayan işletmelerin birlikte krize girmelerini engelleyen bir savunma oluşturuyor. Küçük olmanın diğer bir avantajı ise az maliyetle sektörler arası geçiştir.
Salgınla ortaya çıkan kriz çoğu ülkede işletmeler arasındaki yakın ilişki nedeniyle özellikle finans ve turzim sektöründe büyük risk oluşturur. Biri tutuşunca yangın diğerlerinde sıçrıyor. Salgın henüz bitmedi. Bittiğinde ortaya çıkan hasar raporunda durum net ortaya çıkacak.
Türkiyede hâlihazır durumda market, gıda ve elektronik harcamalarda artış devam ederken, özellikle seyahat, ulaştırma, yemek, hazır giyim, mobilya gibi sektörlerde ciddi düşüş var. Favori yükselme ise sağlık sektöründe. Öyle anlaşılıyor ki gelecekte sektörler arasında ciddi yer değiştirmeler olacak.
Yabancı gözüyle bakıldığında The Economist dergisi salgın süresince katı karantina uygulamayan Türkiyenin uyguladığı programda fark edilir bir başarı elde ettiğini vurgulayarak “bu sonuca ulaşmak için Erdoğan hükûmetlerinin sağlık sistemini güçlendirmek için 20 yıl boyunca milyarlarca dolar harcadığını, uluslararası havaalanları büyüklüğünde dev hastane ağları kurduğunu, tıbbi malzemelerin hiç tükenmediğini..." belirtiyor.
Necmettin Batırel’in “Dünyanın belası, fırsat kapısı” başlıklı yazısında “Türkiye 10 milyar dolar harcasa bu kadar etkili propaganda yapamazdı. Bunun nimetlerini göreceğimiz dönem başlıyor...” tespiti çok yerinde.
 “Dev”ler esasında göründükleri kadar güçlü, yenilmez sanılanlar da yenilmez değiller. Onları güçlü gösteren tüm özellikler, aynı zamanda zayıflıklarının da kaynağı. Kimi zaman küçük bir hamle, kimi zaman da bir virüsün dokunuşu bütün bir büyüyü yıkabilir!..
"Çözemediğiniz bir probleminiz varsa onu parçalara bölün" sözü meşhurdur. İrilik ve hantallık her zaman avantaj değildir, “kibir” irilikten beslenir ve hatta krizlerde zayıflık olur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.