Bu seçimin mağlubu kim?

A -
A +
Tam her kafadan bir ses çıkıyor misali, her parti kendisinin seçimin galibi olduğunu söylerken mağlubun kim olduğu belli değil!..
Ortaokul yıllarında matematik imtihanından çıkan iki yakın arkadaş birkaç gün sonra sınav sonuçlarının açıklandığını koca sınıftan sadece iki kişinin düşük not alıp başarısız olup sınıfta kaldığını öğrenince işkillenip hocanın karşısına dikilir. Daha meraklı olan;
-Hocam kâğıtları okumuşsan, iki kişi sınıfta kalmış diyük ki belki büzüktür!..
Soruyu anlayamayan hoca diğerine bakarak, arkadaşının ne demek istediğini sorunca diğeri de; 
-Hocam yanı arkadaş demek istür ki, belki bizdırığ!..
Seçim sonuçları da böyle bir şey oldu. AK Partinin en yakın rakibine yüzde 16 fark atmasına rağmen hükümeti tek başına kuracak sayıya ulaşamaması tam bizim sisteme uyar, dünyada örneği yok. Diğerleri her ne kadar daha önce koalisyon yapmayacakları şeklinde ağır ifadelerde bulunmuş olsalar da demokrasinin gereği şanslar denenecek ve ziyaret trafikleri yaşanacak...
1977 yılından başlayarak en uzunu iki yıl sürebilen sonu da hırıltıyla biten koalisyon denen demokratik anomalinin nelere mal olduğunu yaşamış biri olarak benim en güçlü ihtimalim yeni bir erken seçime taşıyacak bir kabinenin kurulmasıdır. Neler olur hep birlikte yaşayacağız.
Asıl dikkat çekici olan AK Partinin hükümet kurma imkânından mahrum kalmasıyla ilgili olarak AK Partiye her köşeden daha önce duyulmamış tavsiyeler ve eleştirilerin yükselmesidir.
Mehmet Metiner "Diğer partiler sevinmesinler, çünkü biz onlara değil kendimize yenildik. Kendi nefsimize yenildik, kimilerinin kibrine kurban olduk, kimilerinin şahsi hesaplarına. Nerede hata yaptığımıza bakacağız, kendimizi yeni baştan onaracağız" diyor "Yeniden ve her daim bismillah" başlıklı yazısında.
Necmettin Batırel "Lafı dolandırmaya gerek yok, Türk halkı hangi idareye layıksa onu buluyor. Demek ki AK Parti bir yerde yanlış yapmış. Demek ki koalisyon dönemlerini unutan vatandaşın kaosla terbiyeye ihtiyacı varmış. Bir musibet bin nasihatten iyidir. Ama bu acı tecrübenin bedeli çok ağır ödenecek..." derken Rahim Er köşesinde "Dostça" başlıklı yazısında, sadece parti ile olmaz, toplumda karşılığı olan güçlü isimlerin  de meclise girmeleri gerektiğini vurgulayarak, Başbakanın yakın bürokrat ve yardımcılarının etrafında duvar olduğunu, Başbakanla canlarının istediklerini görüştürdüklerini belirtiyor ve "Tebrik için arayanlara bile gün vermediler, telefonlarını açmadılar. Bu -yakın çevre felaketine- o güzel insan da uğramıştı. Ama hiçbir zaman bundan haberi olmadı. Böylece bazı istişarelerden mahrum kaldı. Bunun sonucu olarak da bazı gönüldaşlar için ulaşılamayan adam durumuna düştü" derken bu seçimin sonuçlarının bir dava ahlakıyla masaya yatırılması gerektiğini yazıyor.
Aynı şekilde Fadime Özkan köşesinde "Öptük başımıza koyduk" başlıklı yazısında "Açıkların kapatılıp birikmiş safraların, yüklenmiş kamburların atılması ve tabanın kaygılarının ciddiye alınması gerekmektedir" derken AK Partinin bu buruk başarıdan doğabilecek krizi fırsata çevirebileceğini vurgulamış. 
Ahmet Taşgetiren ise AK Partinin ciddi oy kaybı yaşadığını belirterek, "bunun sebeplerinin başına çözüm süreci seçimler öncesi devreden çıkarılmayan silahlı yapının, aksine açık -örtülü tehditlerle seçim çalışması yapmasına imkân verilmesinin terör örgütüne prim verildiği gerekçesi ile AK Parti oylarının MHP'ye kaydığını" yazıyor. 
Orhan Miroğlu da silahlı yapının özellikle bölgede seçmen iradesini bloke ettiğini belirterek bu çemberin kırılacağını belirtiyor... Araba devrilince yol gösteren çok olur misali sonu gelmeyecek bu yazıları Ahmet Sağırlı ile tamamlayalım.
Sağırlı "Ortada hezimet falan yok, millet hâlâ AK Partiyi sahipleniyor. Fanatikler kabul etmekte zorlanıyor ama 2011 öncesindeki AKP'yi arıyor. 2011 sonrasında ne olduğu nedense pek konuşulmuyor. Paşa keyfiniz bilir..." diyor.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.