Cehalet yok edildiğinde cezaevleri boşalır...

A -
A +
Geçtiğimiz yıla ait istatistikler, cezaevlerindeki kişi sayısının yüzde 10 artarak 291 bin 546’ya yükseldiğini ortaya koydu. Yine bu dönem sonu itibariyle son 5 yılda muhtelif tipte 94 adet ceza infaz kurumu inşa edilerek hizmete açıldı. Hâlen ülkemizde 355 adet ceza ve infaz kurumu bulunuyor.
Bu konuya nereden girdik?.. Önceki gün bir açıklama yapan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yunus Alkaç, hükümlü ve tutukluların okuma alışkanlıklarını artırmak için kampüs cezaevlerinde “Halk Kütüphaneleri”nin kurulacağını söyledi.
Alkaç “… Açık cezaevlerimizde ve bir kısım kampüslerimizde var. Buradaki hükümlüler öğrenci gibi gidecek bu kütüphanelerden faydalanacak, kitabını okuyacak. 1 Ocak itibarıyla cezaevlerinde otomatik iyi hâl dönemi sona erdi. İyi hâlli olup olmadığını tespit kriterlerden biri de hükümlülük süresi içerisinde okumuş olduğu kitap sayısı. Bu, onun iyi hâl puanına doğrudan etki ediyor” dedi
Hepimiz suç ile mücadelenin sadece polis ya da güvenlik görevlilerinin yapacağı bir iş olmadığını biliyoruz. Aileler, politikacılar, hukukçular, eğitimciler, bilim insanları iş birliği içinde bu mücadeleyi yürüttükleri takdirde başarıya ulaşılabilecektir.
Bu hamle de karşılıksız kalmaz ancak bizim önceliğimiz “içeriye girenleri azaltmak” olmalıdır. “Bir suçla mücadelenin en etkin yolu o suçun işlenmesini engellemektir.” Kitap ve kütüphane insan inşasıdır, hayatın kalitesini artırır. Eğer, dışarıda, kütüphane-okuyucu ilişkisini artırır, güçlendirirsek suçu önler, cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu sayısını düşürürüz.
Kitap okumanın insan hayatını iyileştirdiğini anlatarak “Kitap ve Kütüphaneyi” sevimli hâle getirmek zorundayız.
İşte size Kitap ve Kütüphaneyi sevdirecek bir gerçek hikâye.
Niagara Şelalesi, Kuzey Amerika’nın doğusunda ABD ile Kanada arasında, Niagara Nehri üzerinde bulunmaktadır. Aslında ilk duyulduğunda tek bir şelale olduğu sanılan Niagara Nehri’nin üzerinde üç şelale bulunmaktadır.
Niagara Nehri üzerinde bilim adamı Nikola Tesla tarafından kurulmuş hidroelektrik santralleri bulunmaktadır. Bu tarihte kurulan bu ilk elektrik santralleri sayesinde hem ABD’ye hem de Kanada’ya elektrik üretilir.
Nikola Tesla diyor ki: “Sekiz yaşıma kadar karakterim zayıf ve tereddütlüydü. Üretmeye ne cesaretim ne de gücüm vardı. Duygularım, dalgalanır, kabarır ve aşırılıklar arasında durmadan değişirdi. Hayattaki acılar, ölüm ve korkular altında eziliyor, korkarak yaşıyordum.
Sonra birdenbire tüm hayatımın gidişatını değiştiren muazzam bir şey oldu. Babamın büyük bir kütüphanesi vardı ve bir yolunu bulabildiğim zamanlarda o kütüphanede okuma hevesimi gidermeye çalışırdım. Babam izin vermez, gizli gizli okuduğumu anladığında mumları saklar, gözlerimi mahvetmemi istemezdi.
Fakat mum yağı buldum, fitil yaptım, kalay kalıplarına dökerek çubuk şeklinde mumlar yaptım. Her gece anahtar deliğini, aralıkları, çatlakları iyice kapatıp herkes uyurken şafak sökene kadar OKUDUM…
Çocukken Niagara Şelalesiyle ilgili okuduğum bir tasvirden büyülenmiş ve hayalimde şelalenin döndürdüğü koca bir çark canlandırmıştım. Amcama bir gün Amerika’ya gidip bu planımı gerçekleştireceğimi söyledim.
Otuz yıl sonra Niagara’da hayalimin hayata geçtiğini gördüm ve hayrete düştüm.”
Okumak!.. İnsanı zamanın ve mekânın ilerisine götürür. Hiçbir anne dünyaya bir hukukçu, hekim veya iş adamı getirmez. Ama bir suçlu da getirmez. O çocuğun geleceğini çevresi inşa eder.
Her insan çocuk veya yetişkin biyolojik olarak okumaya eğilimlidir. Okumak, onun biyolojik bir ihtiyacını (merak) karşılayan toplumsal nitelikli bir eylemdir. Eğer toplumun kültürel değerleri okumayı desteklerse, dijital medya doğru kullanılırsa, nitelikli kütüphaneler oluşturulursa ve hayat şartları da uygunsa cehaletin ve suçun yok edildiğini umut edebiliriz…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.