Yaşadığım sürece sığan altıyı aşan darbe, darbe teşebbüsü, muhtıra ile iki büyük ve araya sıkışmış sayısız küçük deprem bir insan hayatı için taşıyabileceğinden çok fazla bir yük. Her birinin öncüleri ve artçıları, deprem ve darbe derinlikleri birbirini hatırlatıyor.
1930 yılında Erzincan’da ciddi bir deprem yaşanmış camilerin minareleri büyük binaların çatıları uçmuş çarşı pazar birbirine karışmış. Herkes bunu büyük bir deprem olduğunu zannetmişti. Oysa bu asıl “şehir göçtü” denilen 1939 depreminin öncüsüydü. 27 Aralık 1939 gecesi depremi Anadolu tarihinin en büyük depremi oldu fay hattı bütün Kelkit vadisinden Amasya’ya kadar uzandı 40 bin insan öldü ve sayısız yaralı harap olmuş şehirleri geriye bıraktı.
Trajik olan büyük depremin öncesinde ve sonrasındaki öncü ve artçı depremleri kimsenin ciddiye almamasıydı. Deprem geliyorum demişti ve merkezi şehirleri altında pusuya yatmıştı.
Sonra hayatta kalanlar yeni şehirleri kurdular.
Yeniyi inşa ederken eskiye ait ne varsa her şey değişti, önemli ve önemsizler, mekânlar ve insanlar, caddeler ve meydanlar yer değiştirdi.
Rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu deprem sonrası “Eğer can kayıplarını saymazsak, depremler değişim için fırsattır” derdi.
Değişim için tavsiye edilmeyecek bir yol.
15 Temmuz darbe girişiminde darbenin merkezi Pensilvanya’daydı ama fay hatları şehirlerin merkezinden çıktı. Habis ve kötü bir çete yılların arkasına saklanarak dindarlık maskesi altında asker ve sivil bürokrasi, iş, siyaset, akademi, yargı, spor ve hayatın bütün ilişkilerine sızdı. Bir heyula gibi üzerine çöküp çöreklendikleri Türkiye’de geldikleri yer onları mutlu etmedi ve idareye toptan el koymak istediler. 17-25 Aralık öncü sarsıntıları ile geliyorum diyen darbe 15 Temmuz gecesi bütün ülkeyi sokağa döktü.
Sonuç ise yanına polis, vergi dairesi müdürü alarak iş adamlarını güya ziyaret edenlerin tehditle sponsorluklarını yapanların düzenbazlıkları, uçakların kalkışını engellemek için tarlalarını yakan, tankların paletlerinin altına yatan millete yenildiler.
Büyük Erzincan Depreminden (1939) önce şehir içinde tasfiye edilip park ve eğlence alanı yapılan “Ağ Mezarlık” adında bir kabristan vardı. Depremde burası tepetaklak olunca tekrar mezarlık hâline getirildi.
Darbeler de peşine depremler gibi ciddi değişimler getirir.
Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminde tankların çıkarıldığı, uçakların havalandığı alanların kapatılarak piknik alanlarına dönüşeceğini söyledi.
Değişim bununla sınırlı kalmayacak, asker ve sivil bürokrasi yenileniyor. Akademi dünyası, yargı, eğitim, sağlık kurumları yeniden yapılanıyor, yapılanmak zorunda.
Yeni Türkiye böyle inşa edilecek.