Derin muhalefet ve Batı’nın Büyük Türkiye korkusu

A -
A +
“Beka tartışmaları”nın politik ajitasyona dayalı hayalî bir kurgu olduğunu söyleyen derin muhalefet, tarihi de inkâr ediyor. “Beka Tartışması” dünün bugünün meselesi değil bu ülkede çok daha eskiye dayanıyor.
Kendi yonttuğu putlarının kölesi hâline gelmiş Batı mevcut sömürgelerini korumanın onların umut kapısı olan Türkiye’yi baskılamaktan geçtiğini biliyor. Bildiğimiz bütün siyasal, ekonomik, dış ilişkiler üzerinden yapılan saldırıların arkasında Batı'nın bu korkusu var. 
Son olarak, Türkiye’nin, yurt dışındaki soydaşları ve vatandaşlarının “dilini, kültürünü ve dinini” unutmaması için bazı Avrupa ülkelerinde “hafta sonu okulları açma” projesi bazı Avrupa ülkelerinin karşı çıkarak ayağa kalkması da bu yüzden.
Oysa bu okullar Hollanda ya da başka Avrupa ülkelerinin vatandaşları için değil kendi gurbetçi vatandaşlarımız için. Buna rağmen, belli ki kendi ülkelerindeki Türklerin kendi dilini, dinini öğrenmesini onlarda kendi “Beka”ları için tehdit görüyorlar.
Avrupa ve diğer ülkelerde yaşayan Türk nüfusu toplamda çoğu Avrupa ülkesinden daha fazladır. Türk nüfusunun en yüksek olduğu ülke olarak Almanya’da yaklaşık 3 milyon Türk yaşıyor ve bunların bir bölümü Alman vatandaşlığına geçmiş. Fransa’da 800 bin Türk vatandaşı, İngiltere’de 500 bin civarı Hollanda’da 480 bin Türk yaşıyor.
5 milyonu aşkın gurbetçi vatandaşın “dilini, kültürünü ve dinini” unutmaması için Türkiye’nin hem diyanet hem kültür alanında sahiplenmesi hem büyük sorumluluğu hem en tabii hakkıdır. Geçmişteki terk edilmişliğin, boş vermişliğin devamı asla düşünülemez.
Batılıların yüzyıllık temel stratejisi İslâm’ı hem fiilen hem ruhen tarihten silmektir. Muhammed Hüseyin, (Modernizmin İslam Dünyasına Girişi, İnsan Yayınları-İstanbul 2004) Batılılaşma fikrinin İslam âlemine nasıl girdiğini anlatırken “modernizm veya Batılılaşma” tabirlerini sömürgecilik anlamında ele alarak Batılıların nasıl sızma ve tahrip plan ve programı yaptıkları, kendi sömürgeci emellerine hizmet edecek içeriden devşirdikleri yerli ilim ve din adamları (Derin Muhalefet) hakkında da bilgiler vermiştir.
Dikkat çekici olan sömürgeci saldırıların siyasi muhalefetin arkasından kültürel muhalefetle de desteklenmesidir.
Bu kültürel saldırılara göğüs geren bir avuç kültür neferi “Değerlerimiz hızla aşınıyor, genç kuşak nihilizmin eşiğine sürükleniyor, bu ülkeye ve bu toprakların ruh köklerine aidiyet bağlarını yitiriyor... Aile, çatırdıyor... Cinsiyet eşitliği denen insan türünü bile yok edecek, aileyi yerle bir edecek ithal projeler geleceğimizi tehdit ediyor...” derken bazı aydınların suskunluğu devam ediyor.
Her cephede mücadele devam ederken “Beka tartışmalarını" bizim medeniyet dinamiklerimiz etrafında toparlanma çağrısı olduğunu düşünüyorum.
Sabitelerini yitiren, taptığı liberal ideolojiye rakip tanımayan, barbarlaşmış, canavarlaşmış Batı, buharla sıkışmış kızgın bir kazan gibi patlamanın eşiğinde. Fransa’daki "sarı yelekliler hareketi", geleceklerini bekleyen büyük kırılmanın ilk çatlakları.
Bizim derdimiz hem içeride hem gurbette insan yeşertmek. Domates fiyatları iner çıkar ama zıvanadan çıkmış, suça bulaşmış, insana ihaneti meslek edinmiş, kaybolmuş bir insanı geri getirmek çok zordur. Bizim kavgamız insanı yeşertmektir. Bu dalgaya karşı durmanın yolu ilim, fikir, zikir, sanat ve ahlak tohumlarını ekmekten geçer...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.