Dönüşü olmayan yol

A -
A +

Türkiye etrafı çevrilerek durdurulmak isteniyor.
Dün akşam başkentte 28 kişinin ölümü ve 61 kişinin yaralanması ile sonuçlanan bombalı terör olayı bu çevirme hareketinin bir parçasıdır.
Geçtiğimiz hafta yaşanan olaylara geri dönelim.
Halep’in Türkiye ile olan bağlantısını kesmek için PYD, Esad ve İran güçleriyle karadan, Rusya hava saldırılarıyla hastane, okul, kadın, çocuk ayırt etmeksizin Türkmen yerleşim merkezlerini vurarak halkı göçe zorluyor. Böylece Türkiye’nin güneyinde kurmayı planladıkları Kürt kantonu için alan boşaltmaya çalışıyorlar.
Azez kırsalında günlerdir çatışmalar yoğunlaşmış, PYD’nin silahlı kanadı YPG Türkiye sınırında Azez’in Şark köyüne kadar girmişti. PYD’nin karadan ilerlediği Azez, Rus savaş uçakları tarafından da havadan vuruluyordu. Gelişmeler üzerine TSK operasyon başlatarak Fırtına Obüsleri ile YPG mevzilerini bombardıman altına aldı.
Cumartesi gününden bu yana aralıklarla PYD’nin TSK tarafından vurulması üzerine önce ABD ve Rusya “Ateşi kesin” dedi, ardından Fransa, derken Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Rusya’nın isteği üzerine toplanarak Türkiye’nin YPG’ye karşı başlattığı top ateşinin durdurulması için ortak görüş açıkladı.
Birkaç gün önce Haleb ve İdlib’deki 2 okul ile 5 sağlık merkezine füzelerle düzenlenen saldırıda yaklaşık 50 sivilin hayatını kaybettiğinde sadece saldırıların yasalara aykırılığını söylemekle yetinirken Türkiye’yi “saldırıyı durdurun” diye ikaz ediyor. Bunun ardından gelişmeleri partisinin grup toplantısında değerlendiren Başbakan Ahmet Davutoğlu “Rusya’nın hava desteği ile PYD, Minnak Havaalanı’nı ele geçirdikten sonra Türkiye sınırına çok yakın 100 bin insanın yaşadığı Azez’e saldırdı. Bu çerçevede Türkiye’ye dönük yeni bir mülteci akınına mahal vermemek ve mültecilerin güvenli şekilde bulundukları yerde kalmalarını temin etmek üzere cumartesi gününden itibaren Esad rejimi ve onun uşağı, onun piyonu, Rusya’nın piyonu olan PYD ve YPG’ye yönelik hedeflere angajman kuralları çerçevesinde mukabelede bulunuyoruz. Mukabelede bulunmaya da devam edeceğiz” diyerek YPG unsurlarının Azez’e yaklaşmaları durumunda şiddetli tepki göstereceğimizi ifade etmişti.
Azez Türkiye için neden bu kadar önemlidir?
Sınırımıza 7-8 kilometre kadar mesafede Kilis-Öncüpınar sınır kapısına doğrudan bağlanan bir hat üzerinde bulunuyor. Bu hat 30 kilometre ileride Halep ile buluşuyor. Bu hat Halep’in merkezi ile Türkiye arasında ana koridoru oluşturuyor. Hem insani olarak yapılan yardımların bölgeye ulaştırılması hem de stratejik açıdan önem arz ediyor. PYD-YPG elinde bulundurduğu kantonları (Afrin ve Kobani) birleştirip Türkiye’nin güneyinde bir kuşak oluşturmasının önündeki en büyük ve tek engel. Türkiye bu kuşağı haklı olarak kendisi için bir tehdit görüyor.
Haleb bu kadarla da bitmiyor.
“Azez Türkiye için sembolik bir değerden başka bir şey ifade etmiyor” diyenler Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezinin (ORSAM) 2011 yılı bölge nüfus hareketleri hakkında Suriye kentlerindeki Türk varlığını açıklarken Haleb’de yaşayan 3 milyonu aşan Türk varlığını inkâr ediyor. Türkiye’nin de inkâr etmesini, bu insanların soykırıma uğramasını en azından mülteci durumuna düşüp vatanlarını terk etmesine Türkiye’nin göz yummasını bekliyorlar. Suriye’de sadece bir ülke sınırlarını kaybetmiyor, sınır tanımayan alçaklar insanlığı da tarumar ediyor.
İşte Ankara olayı, bu alçaklıklara dur deme cesaretini gösteren Türkiye’nin iradesini sarsmak için yapılmış eylemlerden biridir.
Türkiye’nin bölgedeki güç dengelerini değiştiren yükselişinin önünü kesmek için her yolu deneyecekler.
Ama Türkiye eski Türkiye değil, sosyal medyayı ve ekranlarda bakmaya artık tahammül edilemez hâle gelen soykırım görüntülerinin mutlaka bir karşılığı var ve muhtemelen;
"Lâ gâlibe illallah”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.