Durum vaziyet nasıl abi?

A -
A +

"Durum vaziyet" herkesin durduğu yere göre değişir. Hemen her gün sıklıkla muhatap oluruz ama soruyu soran önce kendisi uzunca bir süre cevaplandırır. Sonra soranın kendisi olduğunu hatırlar, “Eeee!.. Sence nasıl?” der. Sosyal medya üzerinden bakanlar için farklı, çarşı pazarda gezenler için farklı. Enflasyon ve yerinde durmak bilmeyen fiyat artışları ilk sıradaki beylik cevap. Benim ekrana düşen durum vaziyet “Zeminin iyileştirilmesi” açısından “Dezenformasyon yasası” denilen kanun teklifine söz birliği ile karşı çıkan muhalefetin patırtısı var…

Sosyal Medya, insanların internet üzerinden birbirleriyle bilgi paylaşımını sağlayan uygulamalar. Bilinen geleneksel medyadan farkı tek bir kişiden çok sayıda kişiye yayın yapmaktan çıkıp “çoktan-çoğa” ulaşma özelliğine sahip olmasıdır.

Onun için ilim adamlarının kürsüsü, siyasetçinin koltuğunu sallıyor. Her şey iç içe, ehliyet ve liyakat tartışılır, gürültüsü çok fazla. Alınan bir karar, yapılacak bir işin memleket hayrına olup olmadığını anlamak için sosyal medya üzerinde kabul aramak tavsiye edilmez.

Özellikle siyasi rotayı belirlerken en garantili yol içerideki ve dışarıdaki muhaliflerin ağız birliği ile yaptıkları değerlendirmeye bakmak yeterlidir. Bu kural “Dezenformasyon yasası” içinde geçerli.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde İngiliz Milletvekili John Howell kaleme aldığı raporda “Dezenformasyon yasasının” özellikle seçim öncesi getireceği sonuçlardan endişe duyduğunu belirtilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne “yasayı onaylamaması” çağrısında(!) bulunmuş.

İngiliz milletvekili bu raporu kendi ülkesinde, 14 yaşındaki genç bir kızın Instagram'da şiddet içeren görüntülere baktıktan sonra hayatına son vermesinin ardından sosyal medya platformları üzerindeki denetim yetkisinin artırılması için çalışmalar devam ederken yapıyor. 

İçeride ise, "Dezenformasyon yasası” olarak tanımlanan kanun teklifi TBMM Genel Kurulu’nda görüşülürken HDP ve CHP milletvekillerinin başlattığı protestolara diğer muhalefet vekilleri de katılınca Meclis Başkan Vekili birleşimi kapatmıştı.

Muhalefet milletvekillerinin "Sansüre hayır" sloganlarıyla protesto ettikleri maddenin özü şudur: “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik çıkarmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilen ceza yarı oranında artırılır.”

Sosyal medyanın her ne kadar bilgi almak, sosyalleşmek, eğitim gibi fonksiyonları olsa da “doğru bilgileri yalanlardan hemen ayırt edemeyişimiz” bir bilginin yalan veya yanlış olduğunu anladığımızda tamiri imkânsız zararlar verebiliyor.

Doğru olmayan bilgilerin farkında olmadan veya kasıtlı olarak yayılması, algı operasyonları, zararlı içerikler, dolandırıcılık gibi hak ihlallerini ve suistimalleri de beraberinde getiriyor.

İnsanların kişilik haklarından, devletin ulusal güvenliğine kadar uzanan bu “kontrolsüz tasallut” hukukun üstünlüğünü tanıyan hiçbir ülkede, denetimden, düzenlemeden ve yaptırımdan muaf değildir.

Bir gazete için geçerli kurallar neyse internet sitesi ve kişi için de geçerli olacak. Özeti, “Kasıtlı olarak yalan haber üretmek, hakaret, kişi ve kurumlara saldırı” suç kapsamına alınarak haklar koruma altına alınıyor.

Uzmanlar, empati yeteneğinden yoksun insanların sosyal medya üzerinden yürüttüğü “siber zorbalık ve linç kültürünün” gittikçe yaygınlaştığını ve önü alınmazsa ileride çok ciddi toplumsal tahribata sebep olacağını belirtiyor.

Zayıf karakterli bazı insanların ve kurumların, konumunu güçlendirmek için sosyal ya da gayri sosyal araçları “zorbalık” için kullanması kabul edilemez.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.