Bugün Bayram ve uzun zamandır gündelik hayattan bahsetmedik. Nasıl olsa önümüzde politika konuşacağımız uzunca bir zaman var. Biz yine her zaman işe yarayacak "Hayat tecrübeleri" üzerine konuşalım...
Etkili hayat süren iyi insanlar da bir gecede iyi insan olmadılar. İnsanları dinleyerek ve yardımlaşarak iki ayda normal bir insanın iki yılda kazandığından daha fazla dost kazanırlar ve onların üzerinde etkili olurlar.
Bu çok basittir, dinleyen ve yardımlaşmayı seven bir insanı herkes sever ve çekimine kapılır.
İnsan bir topluluk karşısında konuşurken bile karşıdakini dinleyebilir. Eğer kendi duygularımızı, düşüncelerimizi öne almaz topluluğun düşünce, dert ve duygularını ön plana alırsak konuşan biz değil onlar olur. Çünkü ağız bize dert onlara aittir.
Sosyal, ruhsal ve fiziksel olarak hepimizin dostluğa teşvik edilmeye ve yardıma ihtiyacı var. Başkaları ile çalışarak ve yardım alarak yapabileceklerimiz tek başımıza yapabileceklerimizden çok daha değerli ve fazladır.
Herkes, bakkal, fırıncı, kasap, marketteki tezgâhtar, kamu çalışanları bizim için çalışmıyor mu? Onlar bizim sosyal ortaklarımız ve hepsine müteşekkiriz.
Başınızı derde sokmak mı istiyorsunuz, hayat yolunda yalnız yürümeye ve işleri tek başınıza götürmeye kalkışın neler olacağını göreceksiniz.
Kimseden yardım istemeden bir yığın tuğlayı üst kattan alt kata indirmeye çalışan bir duvarcının hikâyesi çok şey anlatıyor. Diyor ki;
"Bütün tuğlaları elle taşımak çok zaman alacağı için onları bir varile doldurup binanın en üst katına monte ettiğim bir makarayla indirmeye karar verdim.(maliyeti düşürmek için amele tutmamış) İpi emniyet için zemin kat hizasına bağladıktan sonra binanın üst katına çıktım, ipi varile dolayıp bağladım. Tuğlaları doldurdum ve indirmek için boşluğa sallandırdım. Sonra kaldırıma indim ve varili yavaşça indirmek için sıkıca tutarak yerinden çözdüm. Yetmiş kilo olduğum için iki yüz kiloluk yük beni yerden öyle bir kaldırdı ki ipi bırakmayı düşünecek zamanım olmadı.
İkinci katla üçüncü katın arasında aşağıya inmekte olan varille çarpıştım. Vücudumun üst kısmındaki çürük ve yaraların sebebi bu.
İpi elimin makaraya sıkıştığı üst kata çıkana kadar sıkıca tuttum.
Kırık başparmağımın sebebi bu.
Aynı zamanda varil gürültüyle kaldırıma çarptı ve tabanı düştü. Tuğlaların ağırlığı gidince varil sadece yirmi kilo geliyor. Böylece yetmiş kilo ağırlığındaki bedenim hızla düştü ve yukarı çıkmakta olan varille tekrar çarpıştım. Kırık ayak bileğimin sebebi bu.
Biraz yavaşlamış olarak inmeye devam ettim ve tuğlaların üstüne indim.
İncinmiş sırtımın ve kırılmış köprücük kemiğimin sebebi de bu.
O anda soğukkanlılığımı tamamen kaybettim ve ipi bırakınca boş varil hızla üstüme indi. Kafamın yarılmasının sebebi bu..."
Etrafta yara bere içinde dolaşan insanların çektikleri eziyetin sebebi, hayatın yükünü tek başına kaldırmaya çalışmalarıdır. Soran dağlar aşar demişlerdir. İnsanlar bizim sahip olduğumuz en büyük zenginlik, hayatı onlarla paylaşmak bizim onlara en büyük borcumuzdur...
Kurban Bayramınız mübarek olsun, İslam âlemine hayırlar getirsin inşallah.