Ekrandaki kan ve ihanetin sıradanlaşması

A -
A +
Terörün dağ, şehir, hendek ve meclis dışında bir de medya ayağı var.
Öyle gizli değil, kalem ve yaka mikrofonları ile öncesiyle sonrasıyla her gün gazetelerde, her akşam televizyonlarda, boy gösterip ekrana ve manşetlere kan bulaştırmaya, terörü ve teröristi açıkça destekleyip meşrulaştırmak, kamuoyu desteği oluşturmak için çırpınıyorlar.
Önceki gün “sözde öğretmen olarak 'Beyaz Show'a telefonla katılan kadın Güneydoğu’daki operasyonları eleştirip PKK propagandası yapmıştı. Polis çocuğu olan sunucu Beyaz ise şaşkınlık yaşayan stüdyodaki katılımcılardan kadına alkışla destek toplamış...”
Olayı fırsat bilen bir haber kanalı da kadını “Türkiye’yi duygulandıran öğretmen” olarak hemen etiketleyivermişti...
12 Eylül 1980 darbesi öncesi meydana gelen terör olaylarında bazı medya grupları halkı kışkırtmak ve karşı karşıya getirmek için çoğunlukla aynı yolu kullanmış; gündem belirleme kanaat ve kamuoyu oluşturma, siyasallaştırma gibi görevleri bulunan medya, askerî darbeleri ve vesayet iktidarlarının meşruiyetlerini sağlama aracı olmuştu...
Bugün, terörü meşrulaştıran, işledikleri cinayetleri görmezden gelerek yol kesen teröristleri masum hak savunucuları olarak gösteren haberler ve köşe yazıları, TV programlarından ucuz komedi programlarına kadar sıçradı.
Yol kesen teröristleri şirin göstermek için ellerinden geleni yapmaktalar.
Patronları nezdinde konumunu güçlendirmekten başka dertleri olmayanlar, şehir eşkıyalığına mazeret üretenlerin eline kan bulaştı. Alçakça cinayetlere mazeret üretenler okul yakmaktan, ambulans tahrip etmekten, hastaneleri basmaktan daha ne alçakça cinayetleri işleyenleri “pak ve temiz” çocuklar olarak tanımlayan biri, elinden önce vicdanını ve aklını pazara çıkarmış olmalı! Patronlarının gözüne girmek için kendisine verilen işi en iyi şekilde yapmayı düşünüyor ve bunu meşru görüyorlar.
Büyük kötülüklerini küçük menfaatlerin uğruna yapıyorlar.
Toplum tarafından daha önce de benzer örnekleri yaşanan bu ihanetlerin nasıl böylesine fütursuzca işlendiği, Alman felsefecinin “kötülüğün sıradanlığı” kavramı ile izah edilebilir. Patronlarının talimatlarını uyguladıklarını söyleyecek olan bu sahne sanatçılar da düşünce dünyamıza yeni bir kavram sokuşturdular: “İhanetin sıradanlaşması!..”
Muhtemelen ortalık aydınlanıp asgarisinden kamuoyu vicdanında yargılandıklarında suçu kabul etmeyip sadece kendilerine verilen talimatları yerine getirdiklerini söyleyeceklerdir.
“İhanetin sıradanlaşması...”
Günahlarını tartacak terazi bulamayan basit karakterlerin, büyük zulümleri gizlemek için arkasına saklandıkları sığınağın adıdır. Üst üste birikmiş ihanetlerin temelinde ilk ihanet ve ilk hain yatar. İlk ihanetin zaman içinde hayatımızı nasıl tarumar edeceği çoğumuzun aklından bile geçmemiştir. Bugün yaşanan büyük güneydoğu trajedisinin altında bu basit adamların geçmişte kalem ve yaka mikrofonları ile açtıkları "hendekler" saklıdır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.