Herkes koalisyon ihtimallerinden bahsediyor ancak seçim meydanlarında söylenenler eğer orada kalmazsa uzun ömürlü bir koalisyon kurulması beklenemez. Çünkü hemen her lider seçim sürecinde muhataplarını ve muhaliflerini kırdı döktü. Bilindik tabirle, bakılacak yüz bırakmadılar. Şimdi bunları arkada bırakan bir ortaklık kurulması ihtimali ve seçmen üzerinde bırakacağı kanaati tahmin etmek zor değil. Hele AK Parti'nin siyasi nezaket gereği yapılabilir temasların üzerinde CHP ile harbiden bir koalisyon kurmasını beklemek çelik lokomotife tahta teker takmağa benzer.
Nereden bakarlarsa baksınlar en net, uzun ömürlü ve sağlıklı siyaset zemini AK Parti-MHP ortaklığında.
Seçim meydanlarında söylenenler meydanlarda kalmasa da, bir siyasi hareket muhalifleri ile değil önce milletle koalisyon yapmalı ve vaadine sadık kalmalı. AK Parti'yi 13 yıl iktidarda tutan güç asfalt mıcırı değil milletin değerlerini düştüğü yerden tutup kaldırmasıdır.
Kulislerde konuşulan AK Parti-MHP koalisyonunun aksine AK Parti-CHP koalisyonunun daha kolay ihtimal gibi gösterilmesi gerçekçi değil ve tam da AK Parti muhaliflerinin gökte ararken yerde buldukları cinsten bir fırsat. Hizmete destek için değil ama AK Partiye mezar kazmak için iyi bir fırsat arıyorlar. Böyle bir ortaklığın zoraki veya kerhen olmadığına kimseyi ikna edemezler. Seçim akşamı sonuçların alınması ile başlayan AK Partinin kusur listesinin tamamını toplasalar CHP ile yapacakları ortaklığın vereceği hasarı tartmaz.
Başbakan Davutoğlu'nun liderlerle görüşmesi siyasi teamüllerin ve nezaketin gereğidir ancak bunun üzerinde bir değer ifade etmez. Elektriği kimden alacağı bellidir. Ben kurulacak bir koalisyon hükümetinin AK Parti-MHP koalisyonu olacağı ve olması gerektiği inancındayım.
Her iki partinin bunun dışında kurulacak bir (CHP-HDP) koalisyonun paydaşı olması bu eğreti koalisyonun ömrünü uzatmak değil, bu ortaklıktaki partilerin ömründen götürür çünkü bunu tabanlarına izah edemezler.
Geçmişte yaşanan MC-Milliyetçi Cephe Hükümetleri fırtınasında o günkü Milli Selamet Partisi, Demirel'in AP'sini hırpalayıp meclise girdiğinde benzer bir meclis tablosu vardı. CHP'yi iktidardan uzak tutmanın tek yolu Adalet Partisi ile Erbakan'ın Milli Selamet Partisi ve MHP ile koalisyon hükümeti kurulmasıydı. Ama meydanlarda kendisini hırpalayan ve ciddi milletvekili koparan Erbakan ile ortaklık yapmamak için AP milletvekilleri olmaz deyip ayak direttiler. Sonunda Demirel grup toplantısında vekilleri toplayıp kendilerine şunu sordu. "Memleketi CHP'ye teslim edelim mi?" Hayır, canım olur mu diye bağıran AP Milletvekillerinin kırmızıçizgilerini bir sözle yeşile çeviren, Demirel'in bu meşhur sözünün gücü, O günün meclisinin şu hatırasında saklıdır.
Bir meclis görüşmesinde o günlerde AP'den bir konuşmacı demokrasi üzerine konuşurken dedi ki: "Merhum Menderes'in inşa edilen yeni Türkiye'nin bir Başbakanının demokrasi rafa kaldırılarak idam edilmesi bu ülke demokrasisi için kara bir leke, siyaset hayatımız için yüz karasıdır..."
Bu söze karşılık CHP sıralarından gelen sataşma çok sert, kontrolsüz ve netti.
"Gerekirse bu gün de asarız..."
Gerçek şu ki, hatıralar sadece insanların değil siyaset tabanı ve politikaların da efendisidir.
Eğer hatıraları farklı şeyler anlatıyorsa siyasetçinin söylediklerine fazla itibar edilmez. Zihniyetler buyrukla değiştirilemez çünkü yok edilmesi neredeyse imkânsız olan bir şeye, hatıralara dayanırlar.