Garp cephesinde yeni bir şey yok…

A -
A +

1991 yılında… Cezaevindeki PKK koğuşunun başına sorulan “Siz Kürdistan’ı kurabilirseniz Ege ve İstanbul’daki Kürtler Güneydoğuya gelecek mi?” sorusuna “Neden gelsinler, oradaki ticari, ekonomik avantajlarını neden bıraksınlar” cevabını vermiş; “O zaman Kürdistan’ı nasıl kuracaksınız?” deyince “Biz zaten Kürdistan kurmak istemiyoruz, devlet bizi, hareketimizi tanısın istiyoruz” demiştir.(*)

 

Ayrılıkçı bir kalkışma ve Kürdistan’ın mantığı yoktur” gerçeğinin örgüt tarafından kabulü için 35 yıl mücadele edildi.

 

DEM Parti Heyeti önceki gün İmralı ziyareti sonrası "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" toplantısında Abdullah Öcalan'ın çağrısını kamuoyu ile paylaştı.

 

Çağrıda;

 

Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK'nın; “Demokratik siyaset kanallarının kapalı olması ve özgürlükler konusundaki yasaklardan” kaynaklı zeminde doğduğu, 1990'larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü, ülkede kimlik inkârının çözülüşü ve ifade özgürlüğündeki gelişmelerin PKK'nın anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açtığı belirtilerek,

 

“PKK’nın benzerleri gibi ömrünü tamamlamış ve feshini gerekli kıldığı” belirtilerek “Her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın;

 

Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” denilmekte.

 

Öcalan'ın açıklamasını memnuniyetle karşıladıklarını belirten Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani, "Elbette ki, silahla ve şiddetle değil, daha iyi sonuçların ve kazanımların elde edileceği barışçıl, medeni ve demokratik mücadelenin zamanıdır" dedi.

 

PYD/YPG uluslararası terör örgütleri listelerinde “terör örgütü” olduğu tescillenen PKK’nın Suriye kolu olan Demokratik Birlik Partisi (PYD), uluslararası güçlerin verdiği siyasi ve lojistik destekle Suriye’de yaşanan iç karışıklığı fırsata dönüştürmeye çalışmaktadır.

 

25 Şubat’ta çalışmalarını tamamlayan “Suriye Ulusal Diyalog Konferansı” sonuç bildirgesinde Suriye’nin bütünlüğüne ve egemenliğine vurgu yapılarak her türlü bölünme girişimi reddedildi.

 

Ancak; hemen ertesi gün PKK/YPG'nin sözde özerk yönetimi, Ulusal Diyalog Konferansı'nın sonuçlarını tanımadığını açıklayarak konferansın Suriyelileri temsil etmediğini ve “silah kullanma yetkisinin devlete bırakılmasını” öngören kararları reddetti.

 

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) sözde lideri Mazlum Abdi Şahin, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın ‘silah bırakma’ çağrısını memnuniyetle(!) karşıladığını, ancak bu çağrının “Suriye’de kendileriyle bir ilgisi olmadığını, çağrının kendilerine değil PKK’ya yapıldığını” söyledi.

 

Üzerlerine almıyorlar… Onlara bu alanı açan “Örgüte yapılan silah bırakma çağrısı Suriye’nin DEAŞ’a karşı endişelerini yatıştırmalı…” değerlendirmeleri yaparak bölgeye tutunmaya çalışan ABD’den geliyor.

 

Suriye geçiş dönemi başkanı Ahmed eş-Şara, “DEAŞ tüm çözüm önerilerini reddediyor. Suriye, DEAŞ ve PKK'dan temizlenecek” derken operasyonlar için “Türkiye’den destek isteyebiliriz…” operasyon kapısını açmıştı.

 

Suriye cephesinde henüz yeni bir şey yok…” ama son gelişmelerle başlayan bu yeni süreçte Fırat’ın doğusunda çok şey değişebilir…

 

.....

 

(*)​ Recep Yazıcıoğlu. “Sil Baştan” Neşa Ofset Aralık 1999

 

 

 

Hikmet Köksal'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.