GDO’lu nesiller

A -
A +
İnsanlar yetiştirdikleri bitkilere istedikleri özellikleri kazandırmak için genetik özellikleriyle oynayarak, olmalarını istedikleri özellikleri aktarıyorlar, kısacası genetiğini değiştiriyorlar. Marketten patlıcan diye aldığımız sebze artık başka bir şeydir.
Bu tahribat ancak kanser vakaları yaygınlaşınca fark edilmeye başlandı.
Patlıcanın içini boşalttıkları gibi insanların da ruhunu boşalttılar!..
İdealini, iddiasını kaybeden insanlar esen rüzgârların önünde oraya buraya sürükleniyor. Toplumun her kesiminde yapılan bu ruhunu boşaltmanın tahribatı en fazla genç nesillerde gözleniyor.
Bitkilerin genetiği ile oynayıp zehirlediler, şehirlerin genetiği ile oynayıp zehirlediler insanların genetiği ile oynayıp zehirlediler...
Müzik, film, sanal medya ile yapılan kuşatma aşağıdan başlayarak ateş gibi etrafımızı sardı.
Bu yüzyılın ihaneti Batı eliyle çok öncelerden başladı. Önceki günkü haberde bir süre merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a danışmanlık yapan Yunan Türkolog Prof. Dimitri Kitsikis’in açıklaması vardı. Kitsikis “Türkler imparatorluğun her yanını saran mikrobu yüz yıl sonra fark etti. Bu fitnenin Batı’dan kaynaklandığını bilemediler. Türkler Yunanlıların kendilerinden neden nefret ettiğini anlamakta zorlanıyorlar ama okullarda okutulan tarih kitapları nefretten beslenen ön yargılarla dolu” diyor.
Nefretten beslenen ön yargılar, işte Batı; İmparatorluğunun yapısını bozan, parçalayan genlerini değiştiren mikrobu böyle yaydı. Bugün son otuz yıldır Güneydoğudaki belayı böyle musallat ettiler ve ne yazık ki tahribat gafil idareciler, akademisyenler, kültürü yönetenler tarafından fark edilmedi hatta bazılarınca teşvik edildi.
Batı kafalı, siyah cübbeli casuslar geldikleri yerlere, fikir, para ve silahla geldiler. Geldikleri yerlerde yerli ahalinin isimlerini taşıyan cahil ve hain kendilerine dost edinecek kimseler buldular. 
Ermeni isyanlarının ortaya çıkışı ile ilgili olarak meşhur kadın misyoner Maria A.West yayınladığı “Romance of Mission” kitabında “Ermenilerin ruhuna girdik, hayatlarında ihtilal yaptık” demektedir. Yani otuzdan fazla etnik unsurun birlikte asırlarca yaşadığı Osmanlı mülkünü parçalarken bütün Osmanlı tebaası üzerinde Balkanlar'da, Orta Doğu’da oynadıkları “gen değiştirme oyunlarını” böyle açıklıyorlar.
Bugün, sığlaşmış medya, kırık eğitim, yozlaşmış kültür hayatımızda geldiğimiz noktada, her şeyimizi tehdit eden bu sekülerleştirme saldırıları karşısında sil baştan yapmak zamanıdır.
Eğitim, medya ve kültür dünyamızın yeniden inşası ve ihyası için Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz hafta sekiz başlık altında açıkladığı “Kültürel Eylem Planı”nda yeni müzelerin açılması, özel tiyatrolara destek, şehirlerde kültür merkezlerinin inşası, sanatçılara destek verilmesi gibi hamleler var.
Kaybettiğimiz ve genç nesilleri mahrum ettiğimiz hakikat fikri tarihimizin içinde saklı.
Batının, içeriden ve dışarıdan yaptığı kuşatması böyle kırılacak. Önden giden şanlı insanlar gözleri arkada, genç nesilleri bekliyor.
Her plan sizin olsun bize tarihimizi geri verin yeter…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.