'Halep Kasabı’nı efendisi vurdu!..

A -
A +
“Halep Kasabı” olarak adlandırılan Kasım Süleymanî ile Irak’ta, Suriye’de ürpertici cinayetlere imza atan Haşdi Şabi başkan yardımcısı el-Mühendis, Bağdat’ta Amerikalılar tarafından öldürüldüler. Saldırıda, Süleymanî ve İranlı subayların yanı sıra beş Iraklıyla toplam 10 kişi hayatını kaybetmişti.
Suriye'de çıkan iç savaşta etkin rol oynayan, bölgedeki sivil katliamlara imza atan, Suriye’de mezhep çatışmalarının fitilini ateşleyen Süleymanî, özellikle Halep'in yerle bir edilmesinde büyük rol oynadı.
Süleymanî'nin zulmüne muhatap olan Iraklılar ya da Suriyeliler tarafından değil de ABD tarafından infazı edilmesi onun müstahakını bulmuş bir zalim olmaktan aklamaz. Sadece "Kim, zalime yardım ederse Allah o zalimi ona musallat eder" hükmü gerçekleşti.
İran’ın aldığı hasara rağmen ABD’yi tehditleri ciddiye alınmaz. İran Millî Güvenlik Konseyinin "Uygun yer ve zamanda sert bir intikam alınacak" ifadelerinin karşılığı yoktur. Çünkü İran bölgedeki bugünkü pozisyonunu ABD ve Rusya ile olan ortaklığına borçludur.
ABD ile İran arasında bir “düşmanlık” ortaya konsa da, Orta Doğu’daki gelişmelerle iki devletin örtülü bir ittifak içinde olduğunu ortaya koyuyor. Bunun gerekçesi “Irak’ın âdeta altın bir tepsi içinde İran’a sunulması” İran'ın da bu fırsatı çok iyi değerlendirerek bölgedeki etkinliğini artırmasıdır.
O hâlde,  ABD, ülkelerinde kahraman olarak görülen İranlı generalleri niçin öldürdü?
Bu sorunun cevabı, "Batı ve ABD dışarıdan 'haydut devlet' dedikleri İran’ı, içeriden neden bölgede büyütüyorlar?" sorusunun arkasında saklı.
Yusuf Kaplan’ın ifadesiyle bu sorunun cevabı nettir: “Batılılar, İran’ı her zaman arkaladılar; İran’ın önünü her zaman açtılar. İslam dünyasını tam ortadan ikiye yararak bir daha ayağa kalkmasını imkânsızlaştıracak büyük bir darbe vurmak için İran’ın önünün açılması gerekiyor!”
Şah İsmail’den bu yana İran sadece ve devamlı Sünni Müslüman ülkelerle savaştı. Tarihlerinde Hıristiyan bir ülke ile savaşları yoktur. Çeçenistan-Rusya savaşında Rusya’nın yanında; Azerbaycan-Ermenistan savaşında Ermenilerin yanında; tamamına yakını Müslüman olan Keşmir ile ilgili Pakistan-Hindistan savaşında ve ihtilafında Hindistan’ın yanında yer almıştır.
Bu destek karşılıksız değildir ve Batı minnettar olduğu, İran’la Türkiye kapışırsa, İran’ı destekler. Tabiatıyla Türkiye’nin Batı ile bir kapışması olursa İran da Batı'yı destekler.
Bir İngiliz tarihçinin itirafı: “İran’ın Osmanlı tehdidi olmasaydı bugün İngiltere’deki Üniversitelerde Tefsir, Hadis, Kelam ve Fıkıh okunacaktı. İran’a minnet borçluyuz...”
Gelişmeler Türkiye’nin bölgedeki gelişmelerde etkinliğini artırır ancak durumdan vazife çıkarıp ara buluculuğa soyunması da gerekmez. Boyunduruğa ihtiyacı olan boynunu uzatsın. ABD İran gerilimi Türkiye’yi ambargo uygulamalarıyla sınırlamak isteyen ABD yönetimini aldıkları kararları gözden geçirmeye itebilir.
Nihayetinde mevcut durumun bir ABD-İran savaşına yol açmasını beklemek ham hayaldir. Tarihlerinde Hıristiyan bir ülke ile savaşı olmayan İran’ın salvoları bir savaş çapında olmayacaktır. İran Orta Doğu’daki bugünkü yayılmacılığını borçlu olduğu efendilerini incitmez, sadece içerideki Şii halkın gazını almak için öfkeyi dindirecektir hepsi bu...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.