Hasta Firarda!..

A -
A +
 
 
Telefonla sınırlı görüşmelerde herkes aynı soruya cevap arıyor: “Bu salgın ne zaman biter?..” Cevap basittir: Kendimizi (sosyal mesafeye dikkat-kalabalıklardan uzlet/kaçınma) düzelttiğimiz zaman virüs bizi terk edecektir... Ama öyle işler oluyor ki virüsün ikamet süresi uzatılıyor.
Dikkat çekici olanlardan biri de; “Karantina hastalarından firarlar!..”
“Irak'tan geldiği öğrenilen aynı aileden E.B, N.B. ve Ş.B. rahatsızlanmaları üzerine dün hastaneye başvurdu. Seydişehir İlçe Devlet Hastanesinde yapılan muayenenin ardından üç kişi, koronavirüs şüphesi ile izolasyon odasına alındı... Ancak bilinmeyen bir nedenle karantina odasından çıkarak hastaneyi terk eden üç kişinin odada olmadığının fark edilmesi üzerine haber verilen ekipler, yaklaşık yarım saat sonra 3 kişiyi yakalayıp ambulans ile tekrar hastaneye getirdi...”
Hepimiz artık şunu biliyoruz; salgın düşük profille devam ederse çok büyük bir travma yaşanmadan, büyük bedeller ödenmeden yönetilebilir, geldiği gibi gider. Aksi durumda ise vaka sayısında meydana gelecek patlama bize de diğer ülkelerin yaşadığı zorlukları yaşatabilir.
Uzmanlar, bunun vazgeçilmez şartının “kişiler arasındaki mesafeyi korumak ve evde oturmak” olduğunu söylüyor. İnsanlar kendini korurken sadece kendini korumakla kalmıyor. Bir hasta bulaşma zincirinin halkasını kopardığında kendisinden virüs kapacak diğer insanları da korumuş oluyor. Aynı hasta kalabalıklara karıştığında ise salgın halkasını devam ettirmiş oluyor.
Bize düşen “bulaşma zincirini” kırmak, zorunlu hâller dışında dışarı çıkmamak, mesafeyi korumak ve hijyene özen göstermek.
Vaka sayılarındaki kontrolsüz artış olan ülkeler evden dışarı çıkmak konusunda katı sınırlamalar getirdi. Bizde ise sokağa çıkma konusundaki gevşeklik daha ileri kısıtlamaları zorunlu hâle getirebilir.
Küçük görüldüğü için ihmal edilen tedbirler büyük krizlere yol açar. Başlangıçta virüs salgınını çok hafife alan Donald Trump vaka sayısı hızla artınca yokuşu gördü ve “200 bin ölümle virüsü durdurabilirsek iyi iş çıkarmış olacağız” diyor!..
Uzmanlar diyor ki: Doktorluk iki kısımdır; biri “hijyen” sıhhati korumak, ikincisi “terapötik” yani hastaları tedavidir. Bunlardan birincisi yani “hijyen” önce gelmektedir. İnsanları hastalıklardan korumak, sağlam kalmayı sağlamak, tıbbın birinci vazifesidir...
Büyük İslam âlimi Mevlâna Halid-i Bağdadî hazretleri (İ’tikâdnâme) (Herkese Lâzım Olan Îmân) kitabında diyor ki: "Allahü teâlâ lütfederek, kullarına iyilik ederek, her şeyi yaratmasını bir sebebe bağladı. Belirli şeyleri, belli sebeplerle yaratmayı diledi. İşlerini, sebeplerin altına gizledi. Kudretini sebepler altında sakladı. Onun bir şeyi yaratmasını isteyen, o şeyin sebebine yapışır, o şeye kavuşur. (Lâmbayı yakmak isteyen, kibrit kullanır. Zeytinyağı çıkarmak isteyen, baskı âleti kullanır. Başı ağrıyan, aspirin kullanır. Cennete gidip, sonsuz nimetlere kavuşmak isteyen, İslamiyet’e uyar. Kendini tabanca ile vuran ölür. Zehir içen ölür. Terli iken su içen, hasta olur. İnsan hangi yerin vâsıtasına binerse, oraya gider..."
Salgının başladığı ilk günden itibaren uzmanlar koronavirüsten korunmanın, alacağımız bireysel tedbirlerle mümkün olduğunu “Özellikle kişilerin kendi hijyenlerine ve çevresindekilerin hijyenlerine dikkat etmesinin yanı sıra toplu alanlarda bulunmamaları kişilerle temaslardan kaçınmaları gerektiğini” ısrarla söylüyor.
Bu hastalıktan kurtulmanın en garantili yolu ona hiç bulaşmamak, yani zorunlu olmadıkça evden dışarı çıkmamak...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.