Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde yaşayan “Hamo Ağa” lakaplı Mehmet Arslan, Sur bölgesinde geçtiğimiz bir yıl içerisinde oluşan ihtilaflarda, kan davalarında ve kavgalarda bir barış elçisi olarak 23 olayın kansız bir şekilde huzurla noktalanmasında katkı sağladı...
Hamo Ağa’nın öncelikle hatır ve nasihat ile sağladığı bu başarı bugünlerde aile içi şiddet ve geçimsizliklerin halli için akademik bir araştırma konusudur. Tabii bu sözümüz “nasihati öldüren” İstanbul Sözleşmesi muhipleri için değildir!..
Bölgede 123 aile arasındaki husumeti barışla sonuçlandıran Mehmet Arslan’a “Barış Elçisi” plaketi ve teşekkür belgesi veren Sur Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Abdullah Çiftçi tören sonrasında yaptığı konuşmada “Bizlerin en çok ihtiyacı olan barıştır ve bunu vesile kılan bir ağabeyimiz olması itibarıyla de Hamo Ağa'ya bir plaket ve teşekkür belgesi vermek istedik. O çok daha iyi şeyler ve güzel konumları hak ediyor” diyerek daha önce farklı şekilde uygulanan “ara buluculuk” hizmetinin başarılı bir şeklini ortaya koydu.
Geride kalan yıllar içinde bölgedeki iç barışın sağlanması için yapılan benzer çalışmalarla kıyaslandığında gerçekten de Sur Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Abdullah Çiftçi’nin ifade ettiği gibi; "Hamo Ağa, çok daha iyi şeyler ve güzel konumları hak ediyor...”
Hatırlayacağınız gibi yakın geçmişte “toplumsal uzlaşmayı” hedefleyen çalışmalar yapmak üzere görevli “Akil İnsanlar Heyeti” Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde çalışmalar yapmıştı. Akil İnsan Heyetleri’nin çeşitli illerde yaptıkları çalışmalar çerçevesinde halkla sohbet etmişler daha sonra çalışma sonuçlarını raporlayarak hükûmete sunmuştu. Ancak kimi yerlerde alınan sonuçların yetersiz bulunması; “Akil insanlar heyetinin” muhitin insanlarını merkezine almayan bir yapı olması nedeniyle muhatapları tarafından “merkezden kurgulanmış kadrolar” olarak algılanmasına yol açmıştı. Bizzat katıldığım bir toplantıda bütün bir gece yapılan karşılıklı konuşmalar gelen heyetin temsil yeteneği ve meşruiyeti üzerinde olmuş asıl konuya bir türlü girememiştik. Daha başlangıçta heyete şüphe ile bakanları ikna etmenin zorluğu ortadaydı.
Acaba bu toplantılardaki kadroların içinde merkezi temsilen bölgeden birkaç “Hamo Ağa” olsaydı sonuç nasıl olurdu? Nitekim bölgede 123 aile arasındaki husumeti barışla sonuçlandıran bir yerel aktör olarak “Hamo Ağa” bu kanaati güçlendirmektedir.
Şunu söyleyebiliriz, sosyal tabandaki bütün kırılmalar ve istismar edilmelerin tabanı “ötekileştirme ve yabancılaşma” üzerinden kurgulanmaktadır. Hamo Ağa’nın iç barışı temin için sıradanlığın çok üzerindeki gayreti ve bunun merkezî idare tarafından fark edilmesi mükemmel bir örnektir. Kendisini başarılı hizmetleri ile tanıdığımız Sur Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Abdullah Çiftçi’nin bu hizmeti ve hamiyetsever karekteri ulusal çapta fark ettirmesi de ayrıca takdire şayandır...
Barış dilinin Yerel Aktörler tarafından tanınır, basit ve anlaşılır olması geniş halk tabanını ikna açısından büyük önem taşımaktadır.
Kanaat önderlerinin sokakta yürümesi bile, sosyal sorunların çözümü ve barışın inşasında en önemli mekanizmadır. Çünkü “Yerel Aktörlerin” tecrübeleri, hatır ve kadirşinaslığı, bölgeleri hakkında yeterli bilginin sahibi, halkla aralarına mesafe koymayan muhitin insanı olmaları, meseleyi “onların meselesi" hâline getirmeyi mümkün kılar...
Bugünlerde ve gelecekte desteğini aradığımız sivil toplum inisiyatifinin temeli de bu olsa gerek. Zira her beldenin tartışmasız olarak bir “Hamo Ağası” vardır…