Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda, bir araştırma şirketi ve Hacettepe Üniversitesi akademisyenleri iş birliğiyle Türkiye genelinde 26 ilde 2 bin 209 tüketici ile yapılan anket verilerine dayanılarak “Türkiye İsraf Raporu" hazırlandı.
Araştırma, aylık ortalama hane giderleri, konut, otomobil ve eşya sahipliği, bireylerin israf algısı, gıda, ekmek, giyim, tüketim davranışı ve bireylerin tasarruf, birikim ve borçlanma davranışları gibi pek çok başlıkta önemli tespitler içeriyor.
İki başlık üzerinden Türkiye’yi içeriden kemiren “israf” hastalığının boyutu rahatlıkla görülür.
İlki, araştırma sonuçları dikkate alındığında bitirilemeden çöpe atılan ekmek-yemek miktarındaki artış. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de, her yıl 1,7 milyar ekmek, 18 milyon ton meyve ve sebze çöpe atılıyor ve bu gıda israfının bedeli 214 milyar lira.
Bu parayla, “beş kişilik 104 bin aile, 162 bin asgari ücretli kişi bir yıl boyunca geçinebilmekte, 460 bin üniversite öğrencisine 12 ay boyunca aylık 280 TL burs verilebilmektedir. Ya da; 100 yataklı 80 hastane, yıllık 500 bin yolcu kapasiteli 18 havaalanı, 16 derslikli 500 okul, 300 öğrenci kapasiteli 250 yurt, 500 kilometrelik bölünmüş yol gibi hizmetlerden herhangi biri yapılabilmektedir” deniyor.
İkinci başlık, İsraf yalnızca gıda, kıyafet ile sınırlı değil daha büyük hasar teknolojik ürünlerde yaşanıyor. Liderliğini de “cep telefonu kıyımı” yapıyor. Türkiye’de ortalama 3,7 yılda bir cep telefonu değiştiriliyormuş. Değiştirme nedenleri olarak da; öncelikle bozulma ve piyasaya çıkan yeni modele sahip olma isteği gösterildi.
Tam da "havalar nasıl olursa olsun havanız iyi olsun" dedikleri cinsten.
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, israfın ne olduğunu açıklarken “Cari açığın kapanmasından, ihracatın artması gerektiğinden söz ediyoruz. Fakat ülkemizde en çok dövizle alışveriş yaptığımız sektör teknoloji sektörü. Herkesin cep telefonu, bilgisayarı, laptopu, tableti son modelleri ile mevcut. Henüz ömrü bitmeden, yalnızca bataryasının değiştirilerek kullanılabilecek ürünleri hemen atıp yenisini alıyoruz. Ya da bir üst modeli çıkar çıkmaz hemen elimizdekini bırakıyoruz. Teknolojik ürünler bozulmadığı sürece tamir edilebilir ama yalnızca üst modeli çıktığı için sürekli değişim büyük bir israftır” demişti.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan da önceki gün, ekmek israfının önlenmesi ile ilgili olarak “büyük mağaza, zincir mağaza ve tedarikçiler tarafından alınan ekmek ve diğer unlu mamullerde, %23-30 olan geri iade oranının %5'e indirildiğini ve bunun, ekmek israfına karşı önemli bir hamle olacağını” açıkladı.
Bu keyfe keder telefon yenileme harcamasının bize maliyetinin ekmek israfının kaç katı olduğu hakkında henüz bir tespit yok. Ama teknolojik hurda ambarına dönmemek için bu israfı frenleyecek bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacı ortaya çıkmakta.
Bundan beş yıl önce zamanın Bakanı “Geçen yıl Türkiye'ye 14,3 milyon cep telefonu geldi ve bunlara 1 milyar 744 milyon dolar ödendi. Ben bunu söylerken insanlara 'gidip telefon almayın' demiyorum, zaten diyemem. Ama sesli düşünüyorum; Biz 11 ayda bir kez cep telefonu değiştirecek kadar zengin bir ülke miyiz?'' demişti.
Yakın zaman araştırmaları ise bu sürenin daha uzadığını ve Türkiye’de cep telefonu değiştirme sıklığının 2,5 yıl olduğu söyleniyor. Uzmanlar, akıllı veya akılsız olmasından bağımsız olarak cep telefonları için kullanım ömrünün beş sene olduğunu belirtiyor.
Ama sorun halledilmiş değil, eski Bakan’ın dediği gibi “insanlara 'gidip telefon almayın' demiyorum, zaten diyemem. Ama sesli düşünüyorum; Biz 11 ayda bir kez (şimdilerde ise ömrünün yarısı dolmadan) cep telefonu değiştirecek kadar zengin bir ülke miyiz?''