Karizmayı virüse çizdirdiler!..

A -
A +
 
Bu salgın “hayatımızın önceliklerini” de değiştirir mi?
Her insan, kendi imtihanını verdiği bu süreci nasıl atlatacak? Korona öncesi günlerin özlemiyle “Ne zaman bitecek, ne zaman eski yaşantımıza dönebileceğiz?” Yoksa bizi kendimizle yüzleşmeye mecbur kılan gözün bile görmekten aciz kaldığı bir virüs marifetiyle hayatımızın merkezine koyduğumuz çoğu şey çöpe mi gidecek?
Bugünler özel günler… Sadi Şirazi’nin dediği gibi sadece dostu düşmanı tanımakla kalmıyor insan, daha fazlası var; “kendini tanıyor...” Alıştığımız rahatlık tuzağında örtbas edilmiş “Zorlukları yenebilme kabiliyetimizi” ortaya çıkarıyor.
İçimizi yakan; biriktirdiğimiz bütün malların, mülklerin bir anda anlamını yitirmesi mi yoksa onları istiflemek için vazgeçtiğimiz değerlerden dolayı yaşadığımız pişmanlıklar mı?
Kendi imtihanımızı verirken iri ülkelerin imtihanda nasıl çuvalladığını ibretle izliyoruz. Salgın sonrası dünyada insanlar, firmalar, siyaset merkezleri, büyük sermaye hemen hepsi yer değiştirecek. Bu yeni çağ “insanların sırtından kendilerine sahte bir refah düzeni kuranların hükümranlığının bittiği, devlet ile vatandaşları arasındaki siyasi, ekonomik ve sosyal ilişkilerin yeniden tanımlanacağı bir dönemdir.”
Gustave Le Bon, kişisel itibarın iflasını anlatırken “Tartışılan saygınlık artık saygınlık değildir. Takipçileri kahramanının kendileri gibi sıradan birine dönüştüğünü görür ve artık tanımadığı ve daha dün önünde diz çöktüğü kudretli efendisinden intikamını alır" diyor.
Eğer bir kere tartışılmaya başlandıysa, ülkeler içinde aynı akıbet kaçınılmazdır. İşte korona bunu becerdi, gözle görülemeyen çaptaki bir virüs ABD’ye saygınlığını kaybettirdi.
Geçmişte bir haberde; “ABD’nin Kansas eyaletinde eski bir askerî silodan lüks sığınağa dönüştürülen ve 3 milyon dolar fiyat biçilen yer altı daireleri kısa sürede tükendi" deniyordu. Beton duvarları yaklaşık 2,9 metre kalınlığında, saatte 800 kilometre hızdaki rüzgâra dayanıklı, büyüklükleri 84 ila 168 metrekare arasında değişen dairelerde herhangi bir dış desteğe ihtiyaç duyulmaksızın beş yıla kadar yaşanabilecek tüm teçhizatlı sığınaklar olarak inşa etmişler.
Bütün bu azmanlık ABD'nin dünya genelinde salgının en fazla görüldüğü ülke olarak ilk sıraya oturmasını engelleyemedi.
Bunun basit bir sebebi var, Trump’ın koruyucu maske üretim ve dağıtımında önceliğin ABD iç piyasası olması gerektiği yönünde talimatına rağmen, üretici firmaların maskeleri yurt dışına ihraç etmesidir.
İşte bu durum; zora düşen ABD Başkanını, vatandaşlarına “bir bez ve iki tel lastiğinden ibaret maske bulamayanlara ağzı ve burnu eşarplarla kapatma” tavsiyesi yapmaya mecbur bıraktı. 
Çoğu AB ülkeleri için de durum farklı değil, karizmayı virüse çizdirdiler!..
Fransa’da bir depodan sağlık personeli için ayrılan 10 binden fazla tıbbi maske çalınınca İçişleri Bakanı Christophe Castaner, “Halkımızdan ricamız, elinde maskesi bulunan kişiler maskelerini en yakın hastaneye getirsin. Sağlık çalışanlarının maskeye acil olarak ihtiyacı var” diye açıklama yapmış.
Virüs; paraperest ve eşyaya kul liberal sistemlerin bütün foyasını ortaya çıkardı.
“Sürü bağışıklığı” ile salgını aşamayınca birbirlerinin tıbbi malzemelerine el koyacak kadar alçalmaları AB ve ABD’de de yaşanacak depremlerin öncüsüdür. Ve alacakları hiçbir tedbir kökünden bir küresel değişimi engelleyemeyecektir. Çünkü inşa ettikleri müflis medeniyetlerinin temeli insanlığın enkazı üzerine kuruludur.
Nereden çıktı bu "korona” diye merak edenler… “Gidince sizi Allah’a şikâyet edeceğim” diyen üç yaşındaki Suriyeli yavrunun, öldürülmesine sessiz kalan “dünya” ile hesabını kapatmaya gelmiş...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.