Kaybedenlerle olursanız, kaybedenlerden olursunuz

A -
A +
Memlekette garanticilik esas, insanımız her şeyin garantisini arar. Ama artık üniversite mezunu olmak “devlete sırt dayama” işini garanti etmiyor.
Bilginin hayattaki pratiği ve karşılığı farklı bir şeydir. Bilgi, hareketle desteklenmelidir. Aileye en yakın kurum olan okullarımızda (özellikle üniversitelerde) ciddi bir noksanlık var. İnsanların, bilgi ve kabiliyetlerinin saklı kalması, bunların çürüyüp gitmesine sebep olmakta; bu da işsizlik, tatminsizlik ve hayata küskünlük olarak bize geri dönmektedir.
Bütün zorluk ve engellerden arındırılmış bir hayat mümkün değildir. Hayat boyu karşılaştığımız engeller onları aşmak için sahip olduğumuz yeteneklerimizi kullanma fırsatı verir. Çocuklarımız için de bütün gayretlerimize rağmen sorunsuz bir hayat kuramayız. Onları bir koruma fanusu içine alarak da yaşamalarını sağlayamayız. Sadece onların muhtemel engellerle mücadele edecek donanımlar kazanmalarına yardımcı olabiliriz.
Sıkıntı, yoksulluk, kötü alışkanlıklar ile kuşatılmış olsak bile karşılığında yardımlaşma, iyilik yapma, çevreyi koruma, güzel ahlakı yaygınlaştırma gibi hayata anlam katan erdemini yaygınlaştırabiliriz.
Gençlerin kendilerinin ne tarafa yönelmeleri gerektiği hususunda yanlarında olmak gerekiyor. Mesele “bunu nasıl yapacaklar?”
İş dünyasının başarılı profesyonellerinden Cem Kozlu “Artık insanlar; kitaplardan, kurslardan, eğitimlerden çok birbirlerinden görerek, duyarak öğreniyor. Eğitime, bilgiye ulaşma imkânı arttı ve kolaylaştı.
Ben üniversite öğrenimi için ABD’ye gittiğimde bursum yetmedi, kütüphanede çalıştım, garsonluk yaptım. Garsonluk yaparken kazandığım tecrübeler işletme fakültesinde okumaktan bile çok daha fazlasını öğretti diyebilirim. Bizim ülkemizde öğrencilerin sosyalleşme imkânları sınırlı.” diyor.
İnsan kimlerle bulunursa onların huylarını, alışkanlıklarını kapar. Eskiler, “Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.” derlerdi. Kaybedenlerle birlikte bulunursanız siz de kaybedersiniz. Onların huylarını, alışkanlıklarını kaparsınız. Onların hayata dair tavırlarının çoğunu kaparsınız. Eğer toplumsal değerleri hafife alan negatif insanlarla olursanız siz de aynı duruma düşer ve negatifleşirsiniz.
Her başarısızın bir hikâyesi var ama her başarılı olanın da bir hikâyesi var.
Şehir varoşunda evlatlık büyüyen ve gençliğinde özürlü muamelesi gören L. Brown’ın hikâyesi iyilerle bir arada olmanın kısa özetidir. İyilikler paylaşmakla çoğalır derler.
Diyor ki “Kendinize dikkat etmelisiniz. Başkalarının hayat tarzını yaşamamalısınız. Başkalarının vardığı sonuçlar size uymayabilir. Eğer böyle devam ederseniz siz de dünyaya ve olaylara aynı şekilde bakmaya başlarsınız. Siz güçlü insanlarla olmalısınız. Sizi teşvik edebilecek insanlarla aynı çizgide olmaya çalışmalısınız. Size güç katabilecek, sizin bir şeyler öğrenebileceğiniz, size değer katabilecek insanlarla olmak; bu, çok önemlidir. Sizin gelişmenize katkıda bulunabilecek, sizin gibi hayalleri olan, hayatta daha yüksek yerlere gelmeyi hedefleyen insanlarla olmalısınız.”  
Dipte olmak çok kolay, fazladan bir çaba istemez, hiçbir isteklendirme gerektirmez, orada düşük seviyede kalırsınız. Ama kendi içinizdeki değeri açığa çıkarın ve kendi kendinize deyin ki ben içimdeki değeri ortaya çıkarmak istiyorum.
Kendinize sorun “Ben en çok kiminle iletişimdeyim?” Bu ilişkiler gelişmeme faydalı oluyor mu, beni nereye götürüyor. Bu ilişkiler sayesinde daha iyi bir insan hâline geliyor muyum? Bu ilişkiler, içimdeki cevheri-yetenekleri ortaya çıkarmama yardımcı oluyor mu?”
Hayatta gerçek garanti, maddi ve manevi kazanan insanları bulup onlarla birlikte bulunmakta saklı. Tabii, işi şansa bırakmakta bir yol ama “Kaybedenlerle olursanız, kaybedenlerden olursunuz.”
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.