Kelepçe ruhunuzda...

A -
A +
Boğaziçi Üniversitesine rektör ataması üzerinden başlatılan kavga iktidardan uzak kalmanın öfkesidir. Muhalefet, sanki cephe kaybetmiş gibi siyasetin dışına taşan ölçüde depresyon geçiriyor.
Tayyip Erdoğan'ın gitmesi için ülkenin çok büyük felaketlere maruz kalmasını temenni edecek kadar alçalmak ancak ciddi travma yaşayan hastalarda sudûr eder... Can Ataklı’nın skandal sözlerinden bahsediyorum. Adamın hayali; 
"Büyük bir doğal afet, büyük bir deprem, başka bir doğal felaket… Çok büyük sel, çok büyük yangınlar… Hani Avustralya'yı yakan yangın vardı ya o kadar büyük yangınlar veya deprem, çok büyük can kaybına yol açacak sel felaketi gibi… Ama en korkutucu olan Türkiye'nin bir askerî başarısızlık elde etmesi..."
Ataklının açıklaması, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun da Boğaziçi Üniversitesindeki olaylara sosyal medyadaki “Boğaziçi Üniversitesi ve destek veren diğer üniversite öğrencilerine bir vatandaş olarak teşekkür ediyorum her şeyden önce...” paylaşımı ile destek vermesi melanet zincirinin baklaları gibi eklenmeye başladı.
Boğaziçi Üniversitesindeki olaylarla ilgili ilk gün gözaltına alınan 22 kişiden 2'sinin Boğaziçi Üniversitesinde öğrenci gerisinin örgütlerden devşirme olduğu ortaya çıktı. Peki bu 20 kişi nereye ait? Kimi temsil ediyor?
İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Çataklı, Boğaziçi Üniversitesinde gözaltına alınan 22 kişiden yalnızca ikisinin üniversitenin kayıtlı öğrencisi olduğunu söyledi. Diğer 20 kişinin; içinde MLKP ve farklı örgütlerden birçok terör örgütüne kaydı olduklarını duyurdu..
Boğaziçi Üniversitesinde yaşanan bu hareketlenmenin “politikanın her şeyi yönlendirmesine” karşı bir duruş olduğu iddiası inandırıcı değil. Gençler “siyasetin objektif-tarafsız alanlarının daraltmasından” şikâyetçi iseler niye muhalif siyasi akımlar ve terör örgütleri ile iş birliğine giriyorlar?    
Prof. Dr. Melih Bulu’ya mesleki yeterliliğini ortaya koyma fırsatı bile vermeyenlerin kendisi yakın geçmişte siyaseti üniversiteye taşıma gibi kirli bir geçmişe sahipler. 2004 yılında CHP Narlıdere İlçe Başkanı’nın yönettiği panelde konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı bakın ne demişti; 
“Biz becerilerimizi artırabilirsek, aklımızı kullanabilir örgütlenebilirsek, yürekli mücadele edebilirsek onların başarması mümkün değildir. Ama biz korkar yılgınlık gösterirsek o zaman karşımızdakiler başarılı olacak ve bu bizim sonumuz olacak...”                 
Üniversiteleri demokrasi dışı arayışlara iten ve yasa dışı örgütlerle iş birliğine sürükleyen işte bu hastalıklı zihniyettir. Geçmişte yaşanan darbelerden sonra kurulan hükûmetlerin hepsinde CHP’li siyasetçi ve bürokratların kadrolara nasıl tünediği hatırlanırsa “Alanımız daraldı” gerekçesinin öğrenciler için değil ama kendileri için gerekçe olduğu kolay anlaşılır.
Darbecilerin ısmarlama hükûmetlerinin tamamının adı ara hükûmettir. Bunlar bir süre ülkeyi yönetirler sonra ilk seçimlerde millet bu işgalcileri süpürür.
Bu ara hükûmetlerin dönemlerindeki icraatları darbecilerin koruması altında ve her türlü sorgulamadan muaftır. CHP bu “al gülüm-ver gülüm” oyunundan azami istifade etmiştir.
İktidar olmayı istiyorlar ama 2023 seçimlerine kadar “ittifaklarının buharlaşması korkusu” ile içeriden veya dışarıdan vesayet merkezlerinin hamlesi ve himayesi ile hayallerinin gerçekleşmesini istiyorlar.
Ne var ki gün doğmadan neler oluyor...
ABD Başkanlık seçimleri öncesinde “Türkiye'de muhalefet ile iş birliği yaparak, Recep Tayyip Erdoğan'ı iktidardan indirme modeli” diyen Biden’ın başı önceki gün Kongre binasının basılması ile ciddi dertte.
Ne var ki vesayetçilerin dağlarına da kar yağıyor. Ne olacak şimdi?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.