Kendi celladımıza benzemek!..

A -
A +
Bir medeniyet krizinin içine itildik. Zihnimiz ve ruhumuz yara bere içinde, şiddet toplumu hâline dönüşürken herkes hâlinden ve zamanından şikâyet ediyor. Her kafadan bir ses çıkıyor.
Celladına âşık olanlar çözüm diye önümüze sürdükleriyle yarayı büyütüyor. Batı kaynaklı 'ödünç akıl’la İslam’ı, modernliğe ve Batı’ya göre yeniden şekillendirmeyi ve bu ucubeyi topluma yedirmeye çalışıyor. Avrupa’daki gibi “rasyonel düşünce”nin önünü açarsak kurtuluruz diyorlar.
Çözüm teklifleri, felsefe ile İslam ilahiyatını uzlaştırmak(!)... Hatta işi Fransız Ernest Renan’ın 1852 yılında hazırladığı doktora tezinde “Aristo’yu yenileyen ve felsefi Helenizm’in saf ışıklarıyla Avrupa’yı aydınlatan ilk ve tek Müslüman düşünür" diye tanıttığı İbn Rüşd (1120-1198) ve benzeri felsefecilerin İslâm medeniyetinin yükselme çağının önünü açtığını söylüyorlar. 
Oysa gerçek çok farklıdır…
İslâm âlimlerinin büyüklerinden İmam-ı Gazali hazretleri (1058-1111) zamanın ilim merkezi Nişabur'da tahsilini tamamlayınca onun İslamiyet’e yaptığı büyük hizmetleri gören ilim ve edebiyat hamisi Selçuklu Veziri Nizam-ül mülk, onu Nizamiye Medresesinin (Üniversite) baş müderrisliğine (rektörlüğe) tayin etti.
Bu devir İslâm âleminde siyasi ve fikir kargaşa devriydi (bugünkü gibi). İmam-ı Gazali 23 yaşındayken doğuda Hasan Sabbah ve adamları sapık İsmailliye fırkasını yaymaya çalışıyordu. Mısır’da Eshab-ı kiram düşmanı Fatımi hanedanı çöküyor, Endülüs İslâm devleti gerilemeye yüz tutmuş, Avrupa’da ise mukaddes toprakları Müslümanlardan almak için Haçlı seferleri başlamıştı.
Bütün bunlar Müslümanların birliğini doğrudan askerî kuvvet ve ilim yoluyla yıkamayan iç ve dış düşmanların halk arasında bozuk ve sapık fikirleri yaymak için uygun bir zemin teşkil ediyordu. Bir taraftan eski Yunan felsefesini anlatan kitapları okuyarak yazılanları İslâm inançları ile karıştıranlar diğer taraftan Kur’ân-ı kerimin âyetlerinin manasını değiştirerek kendi bozuk düşüncelerini katanlar, Bâtıniler ve Mutezile ile İslâm itikadını bozmaya çalışanlar.
Bunlara karşı Ehl-i sünnetin müdafaasını üstlenmiş olan İslam âlimlerinin başında akli ve nakli ilimlerde zamanın en büyük âlimi İmam-ı Gazali hazretleri geliyordu.
O asırda Avrupalı filozoflar, Dünya'nın tepsi gibi düz olduğunu iddia ederek ilimlerini ve felsefelerini böyle yanlış bilgiler üzerine kurarken İmam-ı Gazali, Dünya'nın yuvarlak olduğunu delil ile isbât ediyor ve diğer fen ilimlerinde Avrupalıların bilmediklerini kitaplarında yazıyordu.
Rumcayı öğrenerek felsefecilerin sapıklığını ortaya koymak için eski Yunan ve Latin filozoflarının kitaplarını üç sene titizlikle inceledi. Felsefecilerin maksatlarını açıklayan “Mekâsidi Felâsife” ve felsefecilerin görüşlerini reddeden  “Tehâfüt-ül Felâsife” kitabını yazdı. Felsefecilerle ilgili bu çalışmalarını "El-Münkızü aniddalal” kitabında anlattı.
İşte filozof Ernest Renan’ın “felsefi Helenizm’in saf ışıklarıyla Avrupa’yı aydınlatan…” dediği İbni Rüşd, İmam-ı Gazali’ye karşı savunma olarak “Tehafüt’üt-Tehâfüt " adlı bir kitap yazdı.
Önce Ernest Renan’ın kim olduğunu hatırlayalım. 1883 Mart’ında Sorbonne’da verdiği ve İslâm dünyasında büyük tepkiyle karşılanan “İslam ve Bilim” konulu konferansında “İslamlık şudur ki, bilime ve felsefeye daima eza etmiş ve nihayet onları boğmuştur. Batı ilahiyatı İslâm ilahiyatından daha az zalim davranmamıştır. Şu farkla ki o muvaffak olamamış düşünceyi ezememiştir. İslamlık ise fethettiği ülkelerin fikrî ve ruhî varlığını ezmiştir…” diyen adamdır.
“Helenizm’in saf ışıkları” diye göklere çıkardığı şeyin ise Yunan kültürlerinin Doğu kültürleriyle etkileşime girmesi sonucu ortaya çıkardığı kültür, fikir, sanat ve felsefe akımı olduğunu söylemeye bile gerek yok.
İbni Rüşd’ün felsefeyi savunan “Tehafüt’üt-Tehâfüt" adlı kitabına gelince; Fâtih Sultân Muhammed Hân'ın hocası ve İstanbul Kâdısı Hâce Zâde Muslih-uddîn Mustafa bin Yûsüf “rahmetullahi teâlâ aleyh” İmam-ı Gazâlî’nin “Tehâfüt-ül-Felâsife”si ile İbni-Rüşd’ün buna olan reddiyesini incelemiş olan Fâtih’in emri ile İmam-ı Gazâlî'nin haklı olduğunu bildiren kıymetli bir kitâb yazmıştır.
Müslümanların önünü açacak olan; Hazreti Peygamberi “sallallahü aleyhi ve sellem” ve O’nun izinden giden İmamı Gazali hazretleri gibi ilim, irfan ve hikmet sahibi öncülerin izlediği yoldur.
İslâm’ı modernliğe ve Batı’ya göre tanımlayarak yeni bir medeniyet bilinci kurmaya çalışmak, bizi kendi “celladımıza” benzetmek hamlesidir…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.