AK Parti hükûmetlerinde ilk 13 yıl, kesintisiz ve oldukça etkin kadrolarda sorumluluk almış olan Davutoğlu ve Babacan’ın gayretkeşliği muhalifleri mutlu ediyor.
Türkiye’nin geleceği için kendileri alternatif çözüm üretemeyenler AK Parti küskünlerinin bu ataklarını çıkış kapısı olarak görüyorlar. Kamuoyu ise yukarıdaki bu yapılanmanın getirisini götürüsünü merakla takip ediyor.
Yeni partilerin kurucuları parti programlarının AK Partinin eski yol haritası olacağı yönünde. Ne garip bir durum; kendi geleceklerini yıkmak istedikleri partinin geçmişinde görüyorlar. Böylece AK Parti içinde geçen yıllarını meşrulaştırırken bugün yollarını ayırmalarına da bir gerekçe üretiyorlar.
Bu hareketin arkada kalan ana kütleyi peşlerine takacak ve partilerini büyütecek iriliğe taşımayacağını kendileri de medyadaki üfürükçüler de biliyor. Varacakları son durak muhalefet ittifakının parçası olmaktır.
Asıl önemli olan ise ayrılıkçıların makas değişmesine gerekçe olarak gösterdikleri AK Parti programlarındaki uygulamalar için bizzat AK Partinin ne yaptığıdır.
Son olarak siyaset kulislerinde ve medyada bir 14’ler hareketinden bahsediliyor. AK Parti dairesi içinde siyasetçi, iş adamı, medya mensubu olarak yer almış bir grubun sonunda iktidar kaybıyla sonuçlanabilecek muhafazakâr tabandaki muhtemel bir dağılmayı önlemek için yaptıkları bir hamle.
Grup, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Abdullah Gül’ü, Davutoğlu ve Babacan’ı geç de olsa ziyaret ederek bir ayrışmaya yol açabileceğine inandıkları “problemli alanlar”la ilgili rapor sunmuşlar.
Bu problemli alanların bünyeye girişi ve beslenip büyümeleri sürecinde ayrılıkçıların nerede olduğunun sorgulanmasıyla beraber “kendi kurdukları partilerin bu mikroptan korunmalarının garantisi nedir?” diye ilerleyen günlerde konuşulacaktır.
Asıl önemli olan onların yeni parti kurma atakları ve söylemleri değil bütün seçmen tabanında rahatsızlığa yol açan bu problemli alanların daha doğrusu problemli adamların siyaset dışına atılması için AK Partinin göstereceği performans. Bu AK Partiyle beraber yeni partilerin geleceğini de belirleyecek.
Problemlerin temeli ise “Senkretizm, bütün sağ-sol, dindar-laik kesimler arasındaki farklılıkların buharlaştığı, her şeyin her şeye dönüşebildiği, oyları geçişken kılan siyasi aidiyet biçimleri bittiği bir melezleşme" gerçeğidir.
14’lerin problemli alan olarak sunumları içindeki “Teşkilatların yenilenmesinde ehliyet ve liyakat kalktı, gruplaşma ve adam kayırma kalitede kayıplar” maddesi ise zaten AK Partinin gündeminde. AK Parti kurmayları “kadrolarda üçte bir oranında değişiklik olduğunu, toplumun her kesimini temsil sağlayacak şekilde kadroların şekillendirileceğini” dile getiriyorlar.
Siyaset geleceğini yeni parti kurmakta arayanların geçmişte “bir nefer olmaya geldik” söylemlerini kendilerine hatırlatmaları gerekir.
Söylemesi kolay ama iktidar olma hırsı her zaman nefer olma hevesinin önünde yürür...