Kendi planı olmayan, başkalarının planının parçası olur…

A -
A +
Kendi planı olmayan başkalarının planının parçası olur. Bu da hoşunuza gitmez. Son yüz yılı kendi irademiz dışında hariçten okunan müttefik(!) fermanlarına, çizilen planlara uyarak geçirdik.
Emperyalist dünya doyma kabiliyetini kaybetmiş “Heyula” denilen hayvan gibi. Milyonlarca masum insanın ölümü, çok daha fazlasının parçalanmış vatanlarından savrulması onları doyurmadı. Bütün Orta Doğu coğrafyasını tarumar edip gelip dibimize dayandıklarında anladık ki, bütün kabullerin ve planların ve ittifakların sorgulanma zamanı.
Hatta sorgulanma dönemini aştık hesaplaşma zamanı.
Sosyolojide bir kaide var; "Durumundan memnun olmayan, kendini geliştirmek isteyen farklı yerlere bakmalı." Dilinizi, intibaınızı, tecrübe ve görgünüzü geliştiren, değiştiren mekânlar, insanlar önemlidir. Kişi olduğu yerde beklememeli onları arayıp bulmalıdır.
Eğer büyük bir işe imza atmak istiyorsanız, işinizi üzerine kurduğunuz ilişkilere bakın. Kendimize sormalıyız, “Bu ilişki bana ne katıyor? Zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak benim sınırlarımı zorluyor mu?"
Aynı kural ülkeler için de geçerli. Etrafımızda ne var? Kan, gözyaşı ve kardeş kavgası üzerinden yeniden dizayn edilmeye çalışılan bir dünyanın ortasına itildik. ABD ile olan ilişkilerimizin son haftasına kadar olanlara bakalım. “Okyanus ötesinden gelip, kendisine ait olmayan topraklarda bizi açıkça tehdit eden ve PKK’yı bölgesel müttefik ilan eden bir müttefik!" Bu nasıl müttefiklik?
Türkiye’nin, ABD’nin oyalama taktiklerine karşı “Barış Pınarı” hareketi ile ortaya koyduğu irade ABD üzerindeki bütün kabulleri sarstı. Türkiye'yi kuşatanların eli ayağı birbirine dolandı. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in (Berlin Körber Vakfında 14 Aralık 2017 tarihinde yaptığı konuşma) “ABD hegemonyasının gerilediği ve bu geri gidişin gelecekte de devam edeceğini ve Türkiye’nin Kürdistan Planı nedeniyle ABD ile silahlı çatışmayı dahi göze aldığını” söylediği gibi yeni bir dönemin başlangıcıdır bu.
AB’nin telaşı ise emin olun Türkiye’nin mültecilerin önünü açarak Avrupa’yı kontrolsüz bir göç dalgasına muhatap etmesi. Bu onlar için işgal anlamına geliyor. Bu korku onları da Trump’ın “Evanjelist” ekibi gibi telaşla Ankara’ya taşıyacak.
Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence başkanlığındaki heyeti Ankara'da kabul etmesi ve görüşmelerden askerî operasyona 120 saat süreyle ara verilmesi kararı çıkmasının hemen ardından AB ses verdi.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, gelecek haftalarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la bir araya gelmek için Almanya Başbakanı Angela Merkel ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile anlaştıklarını söyledi.
Ziyaret gerçekleşirse muhtemel dörtlü zirvenin bir numaralı gündem maddesi Suriye'de yaşanan gelişmeler olacağı kesindir. Ne var ki yapılacak muhtemel görüşmelerden ABD ekibiyle yapılan görüşme sonuçlarından farklı bir sonuç çıkmayacak ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu sözde müttefiklerin karnelerini önlerine koyacaktır.
Türkiye son yüz yılın kabullerini bozdu, dışarının planına uymayı değil kendi planını kurmayı “bize biçilen role teslim olmayı değil, mücadele etmeyi…” seçti.
Ezikliğe ve mağlubiyete bağımlı olanlar anlamasa da yeni bir dünya kuruluyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.