Kim geri adım atacak?

A -
A +
 
Bu satırları yazarken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Moskova'da bir araya gelmesi bekleniyordu. Erdoğan ve Putin'in görüşmesi, İdlib merkezli Türkiye-Rusya ilişkilerinin geleceğini de belirlemesi açısından önem taşıyor.
Zirve’den çıkacak sonuç muhtemelen tarafların zirve öncesi yaptıkları açıklamalara uygun olacak.
Rusya ziyaretinden beklentisinin sorulması üzerine Sayın Erdoğan, "Bölgede süratle ateşkesi sağlayabilmek" dedi. Görüşmeye ilişkin Kremlin’den yapılan açıklamada ise “Putin ve Erdoğan'ın İdlib konusunda bir uzlaşı sağlamasının ve ortak tedbirler alınmasının umulduğu” belirtildi.
Bundan sonra ne olur, Türkiye İdlib'de bundan sonra ne yapacak? "şimdilik" diplomasi yolunun daha ağır bastığı görünse de sahadaki durum değişir mi?
Suriye ordusuna İdlib çatışmasızlık bölgesi sınırları dışına çekilmesi için şubat ayı sonuna dek süre veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Sayın Putin'e 'önümüzden çekilin, bizi rejimle baş başa bırakın' dedim" ifadelerini kullanmıştı.
Akabinde, Türk Silahlı Kuvvetleri, konumu bilinen tüm Suriye askerî pozisyonlarını kapsayacak şekilde bir misilleme saldırısı başlattı ve saldırıları sonucunda Suriye ordusuna önemli kayıplar verdirildi.
“Diplomasi” ağır ve hantal bir süreç olsa da sözün ağırlığını sahadaki güç belirliyor. Son gelişmeler dikkate alındığında acaba Rusya Türkiye’nin “İdlib’de uçuşa yasak bölge kurulması ve bölgede yer alan bir milyondan fazla Suriyelinin korunup barındırılacağı bir güvenli bölge kurulması” taleplerini kabul ederek İdlib’deki katliama verdiği desteği çekecek mi?
Zirve sonrası yapılan muhtemel açıklamalar en iyimser görüşle Erdoğan ve Putin'in bölgede durumun normalleştirilmesi için uzlaştıklarını açıklamış olsalar da, Şam yönetiminin Soçi Mutabakatına uymaya mecbur edilmemesi ve kalıcı ateşkes ilan edilmemesi durumunda Türkiye’nin daha önce ilan ettiği türden kapsamlı bir operasyonla bölgeye müdahalesi kaçınılmaz olur.
Daha önce basına yansıyan senaryolarda, Rusya’nın, Türkiye’nin etrafı Suriye ordusu ile çevrili hâlde bulunan gözlem noktalarını geri çekme karşılığında sınırda 10 kilometre derinlikte bir tampon bölge kurulması formülünün kabul görmediği kaydedilmişti.
Ancak son Türkiye operasyonları Rus destekli rejim güçlerinin İdlib’deki pozisyonlarını ciddi ölçüde sarsarken ve dünya kulaklarını dikerken Rusya’nın bunu görmezden gelmesi zor.
Türkiye'nin olası artçı operasyonunda Suriye ordusunun yanı sıra Rus ordusuyla da karşı karşıya kalması kaçınılmaz bir senaryo olarak görülse de, bu durum sadece Türkiye ile değil NATO müttefiklerini de Rusya ile karşı karşıya getirir.
Sonuç şudur; Türkiye geldiği yerden geri çekilerek İdlib’de bir “Srebrenitsa Katliamı” yaşanmasına ve tehdidin sınırlarımıza dayanmasına asla müsaade etmeyecektir.
Temmuz 1995'te Yugoslavya iç savaşı sırasında Sırp ordusu, "Krivaya 95 Harekâtı"nın bir parçası olarak Srebrenitsa'yı işgal etmişti.
8 binden fazla Müslüman Bosnalı kadın, çocuk, yaşlı, genç, erkek demeden Sırplar tarafından hunharca öldürülürken ne Birleşmiş Milletler ne de kentte bulunan Hollanda Barış Gücü askeri alçakça katliama mâni olmamıştı.          
Şu an Türkiye sınırındaki çadır Kentlerde 1 milyona yakın Suriyeli kalıyor, bir o kadarı da yollarda. Türkiye’nin artık bu göç dalgalarına da tahammülü yoktur.
Türkiye’nin yol haritası bellidir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle; “Hiçbir ülkenin siyasi ve ekonomik çıkarı, Türkiye'nin güvenlik ve istikbal önceliklerinden daha önemli olamaz. Bu bakımdan Suriye'nin ne diğer bölgelerindeki ne de İdlib'deki duruma seyirci kalmayacağız. Hassasiyetlere riayet edilmemesi hâlinde topraklarımıza tehdit oluşturan kim varsa, gereğini yapacağız..."
Bu senaryonun gerçekleşmemesi Rusya’nın geri adım atmasına bağlıdır zira geldiğimiz yerden bizim geri adım atmamız artık söz konusu değil...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.