“Koronavirüs” bize sınırlarımızı hatırlatıyor…

A -
A +
 
 
Korona salgını sınır tanımıyor. Bütün dünya bir virüsle mücadele etmektedir; Hiçbir ülke sahip olduğu zenginlik ile karşı koyamıyor. Daha fazla zenginlik için bütün biyolojik ve doğal şartları tahrip eden Avrupa virüse karşı sahip olduğu her şeyden vazgeçmek kendine bir mesafe koymak zorunda kaldı. Bunun adına “karantina” diyorlar.
Virüsler yeryüzündeki hemen her ekosistemde bulunan biyolojik varlığın en bol türüdür. 5.000 civarında virüs türü detaylı bir şekilde tarif edilse de milyonlarca türde virüs vardır.
Bakteri, birkaç mikrometre uzunluğunda tek hücreli mikroorganizma grubudur. Bir gram toprakta bulunan bakteri hücrelerinin sayısı 40 milyondur. Bir mikron bir milimetrenin binde biridir. Bakteriler birkaç mikron büyüklüğündedir.
Metabolizmaları olmadığı için kendi başlarına üreme yetenekleri olmayan bu nedenle içlerine girdikleri hücreleri zorlayarak üreyebilen  “Virüs” ise bir bakterinin yüzde biri büyüklüğündedir.
Vay!.. Be!.. İşte, sanatçı sporcu siyasetçi ve sermaye sahiplerine şöhret ve zenginliğin gücünü kaybettiren, spor müsabakalarını erteleyen, film setlerinin ışıklarını söndüren, tiyatrolara perdelerini kapattıran, Kraliçe'yi sarayından kaçırtan güç budur... Bir milimetrenin binde birinin yüzde biri hacminde!..
İngiltere’de hayatını kaybedenlerin sayısı yükselince koronavirüs paniği arttı. 93 yaşındaki Kraliçe Elizabeth de çalışanlarıyla birlikte Buckingham Sarayı’nı terk etti.
Durumu izah etmek zorunda kalan saray yetkilileri “Kraliçe’nin sağlık durumu iyi, ancak onun için en iyisi taşınması oldu. Pek çok çalışanı da koronavirüs nedeniyle paniğe kapılmış hâldeydi. Uzmanlar 94 yaşına girmesine haftalar kalan Kraliçe’nin kendisine zarar verecek konumdan çıkarılmasının en doğrusu olduğuna inanıyor” açıklamasını yapmak zorunda kaldı.
Kriz zamanlarında küçülmek ve alan daraltmak en çıkar yol denir. Bu korona salgınından halas olmanın en çıkar yolu sahip olduğumuz modern hayat kuşatmasından en dar ve güvenli yer olan “evlere” sığınmak. Çünkü ortalıkta fazla dolaşan “virüsün” hedefi olabilir.
Geçmişte yaşanan benzer salgınlarda da hastaların tedavisinin yanı sıra “hijyen” ön planda olmuştur ve maliyeti yüksek olsa da doğru olan budur.
1892’de çıkış yerinin Bakü olduğu görülen İstanbul’da bile hissedilen kolera salgını özellikle doğu illerinde etkili olmuş. Şehirlerde kol gezen koleraya karşı “cami, han, hamamların umuma açık tuvaletlerinin badana ettirilip özel kimyasallarla temizlenmesi, şehir içindeki çeşmelerin artık su ayakları kapatılması, çöplerin kaldırılması, salhane, boyahane ve kasap gibi dükkânların şehrin dışına çıkarılması, kaldırım yapılması, çukur ve hendeklerin kapatılması, çarşı, pazar, hızlandıracak olan noktalar kontrol altına alınmaya çalışılmıştır.”
Korona salgınına karşı bugün en etkin mücadele olan “evde kal” uygulaması geçmişte de salgınla mücadele etmenin en önemli yöntemleri arasında olmuş. O günlerde bugünkü karantina usulünün dar kapsamlı bir versiyonu olan “kordon usulü" uygulanmış. Bugünlerde aynı uygulamaya maruz kalan bazılarının memnun kalmadığı gibi maksat aynı. Hastalığın ortaya çıkış yerinden dışarı yayılmasını engellemek ve yerinde imha edilmesini sağlamaktı.
Sahip olduğumuz tüm zenginlikler önemini kaybederken, tedbir olarak bütün imkânları seferber ederken aşamadığımız bir gerçek var. Bu gerçek bize insan olarak sınırlarımızı hatırlatıyor,
Bugün aramızda olmayan bir dostum geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle ciddi bir beyin ameliyatına girecekti. Hastanede uzun süren tetkiklerden sonra ameliyata karar verildi ve ameliyat ekibi bu kararı hastaya bildirmek için başında toplandı. Uzman doktor şunu söyledi:
“Beyefendi, ameliyat için her şey hazır ve hiçbir mânimiz yok. Tetkikleriniz son derece olumlu, kendinize çok iyi bakmışsınız…”
Arkadaşım parmağıyla başındaki tümörü işaret ederek sordu: “O hâlde bu nedir?..”  Uzman hemen cevapladı;
“Biz ona KADER diyoruz!..”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.