Yeni bir meydan okumayla karşı karşıyayız.
Eskiden bir şey söylerken, istemeyerek yanlış ifade, karşıdakini inciten bir sözcük kullandığımızda telafisi mümkün ve kolaydı. Muhatabımıza “dil sürçmesi” der durumu düzeltirdik. Şimdi sosyal medya üzerinden “parmak sürçmesi” ile muhatabını bile bilmediğimiz kasıtlı ve planlı saldırılara muhatabız.
Çünkü çamur atanın nesebi gibi kimliği de meçhul.
Bu “itibar suikastçılarının alanı”nın itibarlı hâle gelmesi okumayı külfet gören kesimin ilgisiyle başladı ve kitlelerde arkasına takıldı. Madde bağımlılığına dönüşen paylaşımlarla sosyal medya kendini gösterme, teşhir etme ve âlemi gözetleme kulesine dönüştü.
Sosyal medyada art niyetle bazı paylaşılan yazı, fotoğraf ve görüntüler paylaşım olmaktan çıkmış mahremiyete saldırı silahı hâline dönüşmüştür. Mevcut hâliyle günlük konuşma ve yazma dilimizi, eğitim dilimizi, yüz yüze iletişim yeteneğimizi yozlaştıran sosyal medya sosyal barışı da yaralamakta ve hasarı giderek büyütmekte.
Argo, küfür ve hakaret, dili de fikri de berbat ediyor. Sosyal medya sayfaları, hoyratça kullanılıp sonra terkedilmiş piknik yerleri gibi.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, Albayrak ailesine yönelik yapılan çirkin saldırılara ilişkin "Sosyal medya dipsiz bir kuyuya, izan ve insaf tanımayan mayınlı bir platforma dönüşmüştür. Sosyal medya taşınması imkânsız ağır bir güvenlik sorunu hâline gelmiştir." diyerek gösterdiği haklı tepkinin ardından MHP'liler sosyal medya hesaplarını kapatma kararı aldı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin sosyal medya hesabını kapatma kararının ardından yaptığı açıklamada "Liderimizin Sayın Devlet Bahçeli’nin sosyal medya ile ilgili kararına ve tepkisine binaen bütün hesaplarımızı askıya alıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yalanın, iftiranın ve itibar suikastlarının aparatı hâline dönüşen bu mecraların düzene sokulması için tedbirler alınacağını” ifade etmesi üzerine MHP’nin daha önce yaptığı 'İnternet ortamında yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi' hakkındaki kanun teklifini yeniden gündeme getirdi.
Hukukçuların medya özgürlüğüne sınırlama getirir iddiasıyla karşı çıkmaları nedeniyle daha önce tekliften çıkartılan yasa teklifinin son yaşananlardan sonra ne kadar önemli olduğu da anlaşılmış oldu.
MHP'nin “İnternet ortamında yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi” hakkında hazırladığı kanun teklifinde “Kullanıcıların sosyal medyaya kimlik numarasıyla giriş yapma önerisinin yanı sıra sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye'de temsilcilik açma ve temsilci bulundurma zorunluluğu” da getiriliyor.
Kafa dışarıda gövde içeride gibi böyle bir alanın ülke dışından parsellenip içeride kullanılması zaten anlaşılır bir şey değildir. Dağda mücadele ederken teröre şehirde alan bırakmak gibidir.
Muhtemelen son gelişmeler üzerine bu kanun teklifinde Şamil Tayyar’ın da ifade ettiği emsalde “Zararlı içeriği 24 saatte kaldırmayan şirkete 50 milyon avroya kadar ceza.” gibi yaptırımlarda yer almalıdır.
Muhtemelen bütün imkânlarını bu kanunun çıkmasını engellemek için kullanacaklar. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan bu gelişmeler için “Sosyal medyayı kapatmaya çalışıyorlar... Teknoloji ile savaşmak, teknolojiyi kapatmak ya da yasaklamak mümkün değil. Bu dünya çok geride kaldı.” şeklindeki değerlendirmesini seçmen hafızasına kaydedecek ve karşılığını(!) ilk yüzleşmesinde verecektir.
Bir mecrada “kabalık, görgüsüzlük, şımarıklık giderek artıyor, bencillik, egoistlik yayılıyor, insanlar hep kavgaya hazır, birbirini kırmaktan çekinmiyor.” ise;
Kanunsa kanun, bilinmeli ki “özgürlük”; kuralsızlık, başıboşluk ve başıbozukluk değildir…