Göçmen meselesi, sınır ötesi operasyon, AYM’nin son iş kazası, derken gündeme Altın Avcısı Kanadalı bir şirketin Kazdağları'na çökmesi girdi. Bizi huylandıran ağaç katliamı mı? Kendi dağlarımızda saklı bir zenginliğin yabancı sermaye tarafından kullanılması mı? Altın çıkarılırken ayrıştırıcı olarak kullanılacağı söylenen siyanürün çevreyi tehdit etmesi mi? Yoksa şirket CEO’su olacak McCluskey nam adamın dalga geçer gibi “Türkler taş taşımakta çok iyi” türünden laflar etmesi mi?..
Bu sorulara cevap vermesi gerekenlerin muhtemelen kamuoyuna verilecek cevapları var. Herkesin çözüm bekleyen kendine ait derdi var. Biz haftaya yorgun başlamamak için dostlarımızla hafta içi tartıştığımız “Patinaj yapan insanlar” üzerine yaptığımız bir sohbeti sizinle paylaşalım...
Araba hırsızlığını önlemek için alınan tedbirlerden biri de arabanızda sadece sizin bildiğiniz bir gizli noktaya -ölüm düğmesi- koymaktır. Ölüm düğmesine bastığınızda kontağa gelen akım kesilir ve arabanızın hareket etmesi dışında bütün hayati faaliyetleri eksiksiz işler, sadece hareket etmez. Işıkları yanar, radyosu çalışır, cam silecekleri sağa sola hareket eder ve arabanız meşgul görünür. Ama hareket etmez.
Etrafımız bir sürü meşgul insanla dolu tek noksanları… Her şeyleri mükemmel sadece yürümeyen ve mesafe almayan…
Bu insanlara patinaj yaptıran “ölüm düğmesi” tükenmiş insanların barınağıdır. Zihinleri ve zamanları, kendileri için önemsiz, sorumlu oldukları insanlar için faydasız bir sürü ıvır zıvırla dolu insanların toplanma merkezidir. Anlamsız lüzumsuz bir sürü işle uğraşır, faydasız TV seyreder, bol fıkra anlatırlar. Kendilerini özlememiş, nereden geldi dedirtecek ölçüde yapılan eş dost ziyaretlerinde, memleketi kurtarma sohbetleri yaparlar.
Sorumluluk taşımadıkları hâlde çevrelerine müdahalede bulunurlar.
Bir çeşit tedavi odalarında toplanır ama evlerine gitmekte istekli değillerdir. İşleri varsa sorunları da vardır. Sosyal münasebetlerinin zengin olduğu söylenemez. Barışık bir hayatları yoktur. Her an kavga ve münakaşaya hazırdırlar. Yarın için bir planları, gelecek için hedefleri yoktur.
Hep meşgul görünürler, sadece yürümezler…
Kuru gayret çarık eskitir. Keşke sadece çarık eskitmekle kalsa, başta zaman ve sağlık olmak üzere sahip olduğumuz her değerden bir parça koparır. Tüm uğraş ve gayretler ne kendimize ne ailemize bir katkı sağlamaz. Gidererek ağırlaşan dayanılmaz bir ağırlık hâline gelir.
Tıpkı çocukluk masallarımızdaki gibi: Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, bir de arkamıza baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz...
Zamanımız her şeyi iyi bilenlerin değil bir şeyi iyi bilenlerin devri. Üst sıralarda olanların her zaman yarışın içinde bulunma ve bir numara olma şansı vardır. Diğer numaralar ise yarışta olmak, üst sıralara hizmet için vardır.
Bir numara ve bir numarayı zorlayanlar ağırlıklarını atmış ve güçlerini bir noktaya bir hedefe kilitlemişlerdir. İnsan odaklandığı yerden büyür öne geçer, arkadan gelenler ise cepheyi geniş tutanlardır. Her işle uğraşan birisi, bir işle uğraşan rakibini asla yenememiştir. Çünkü yoğunluk genişliği her zaman yener.
Büyük adamların hepsi başarılı oluncaya kadar kuvvetlerini idealleri etrafında toplamış enerjik insanlardır. Bu zamanda uğraşlarını dağıtanların başarı şansı yoktur. Sadece çarıkları eskir o kadar.
Başa dönersek, çoğu siyaseti meslek edinenlerin de kendi sorumluluk alanı dışında başarılı ama asıl işlerinde patinaj yaptıkları sorusu cevap bulur. Siyaseti halka bırakıp kendileri başka işlerle meşgul oldukları için olsa gerek…
Bu da siyaset mesleğinin “ölüm düğmesi”...