Kutsalını çöpe atanlar!

A -
A +

15 Temmuz darbe girişiminin millete toslamasının ardından FETÖ çetesi ile ilgisi olmadığını ispat için trajik olaylar yaşanmaya başladı. Cemaatin tavanından tabanından rol çalmalarla başlayan panik, F. Gülen’in kaleme aldığı kitap ve CD’lerin çöplüklere ve sulama kanallarına atılmasıyla devam ediyor.

Asıl önemli olan ise zihinlere girmiş olan fikirlerin nerede saklandığıdır.
İzahı daha zor olan ise İslamiyet’in içini boşaltan, CIA raporlarında “Amerika Fethullah Gülen sayesinde Orta Asya’ya bomboş bir İslamiyet götürdü” denmesini temin eden bu fikirlerin kimi insanlarca nasıl sorgulanmadan, terazide tartılmadan kolayca kabul gördüğüdür.
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in sosyal medyada da çokça paylaşılan analizi manevi tahribatın hacmini gözler önüne sererken, Müslümanların en temel bilgilerinden böylesine uzakta kalmaları ciddi endişelere yol açıyor. Sapkınlıklarla mücadele edip doğruyu savunmak,  insanlara anlatmakla sorumlu bazı ilahiyatçıların ise vebadan beter bu salgına karşı çıkmak yerine makam kapma aşkıyla Pensilvanya’da etek öpme kuyruğuna girmeleri de başka rezalet.
Prof. Şimşirgil’in tahribatı derinlemesine anlattığı analizinde “İslam âleminde en fazla tartışmalara sebep olacak uygulamaları da başlatan Gülen’in ilahiyatçılar başta olmak üzere önemli sayıda gazetecinin de katıldığı Abant Toplantılarının ilkine gönderdiği şu mesaj her şeyi ifade etmekteydi. Bu mesajında Gülen; "Vahye dayalı, hayatın her alanını kuşatan İslam’ı, tehlikeli ve millî birliğe zarar verici buluyorum” diyerek 1428 senelik İslam’ın özüne aslına düşman olduğunu açıkça ortaya koyuyordu. Daha sonra Gülen’in Papa ile diyaloğu uzun süre gündemi meşgul edecekti.
Zira Gülen’in Papa’ya yazdığı mektubu da çok çarpıcıydı. Gülen 10 Şubat 1998 tarihli Zaman gazetesinde yer alan mektubun başlarında maksadını şöyle izah ediyordu:
“Pek muhterem Papa Cenapları; Papa 6. Paul tarafından başlatılan ve devam etmekte olan dinler arası diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik. İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır...”
Gülen, açık bir biçimde o güne kadar yaşananlardan Müslümanların sorumlu olduğunu ve kendisinin de Papalık Konseyi’nin bir parçası olduğunu dünyaya ilan ediyordu. Yani bu ifadeler diyalog denilen olayın aslında İslam’ı yok etme girişimi projesi olduğunun dünyaya haykırışı idi...
Acı olan şudur ki; Papalık davasının parçası olmak için kendi deyimiyle “En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle…” Kilisenin hizmetine talip olan Fethullah Gülen, “Büyük bir çılgınlıkla” kendi ülkesinin temeline dinamit koyuncaya kadar çok da fark edilmedi.
İkbal, etiketlenme, ötekileşme endişesi ile şimdi kimi insanlar kütüphanelerine tıkıştırdığı kitaplarını gece karanlığında çöplüklere atmakla meşgul. Geçmişinde “Devletin yapamadığını Hoca Efendi yapıyor” diye şişirenleri hangi çöplük temizleyecek?!.
Bunların günahına terazilerde kefe bulunmaz…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.