Ülkeleri karıştıran ABD bu defa kendi karıştı. Trump karşıtı gösterilerde yaşananlar ilerideki büyük depremlerin öncü sarsıntılarıdır.
İngiliz Tarihçi A.Joseph Toynbee’nin aradan yüzyıllar geçse de kendisi için "En büyük tarih felsefesinin sahibi" dediği modern sosyolojinin ve iktisadın öncülerinden İbn-i Haldun'a göre:
“Tüm ilkel gruplarda dayanışma, direniş gücü ve cesaret vardır ve hepsi de bununla zenginliğe ulaşmak isterler. Grup dayanışması onları fetihler yapmaya da götürür. İhtiyaç duydukları gücü ise dinde bulurlar. Din, dünyevi istekler ve hısımlığın ötesine geçer ve çok güçlü bir sadakat duygusu sağlar. Azmanlaşınca sadakatin zayıflaması ilk olarak hükümdar ile halkı arasında görülür. Hesabını vermeyeceği davranışları yüzünden halkından korkmaya başlar. Bu durum hükümdarı yalnızlığa iter, bu onları daha korkutur bu defa yönetimi sağlamak için askere yönelir ve onu maddi açıdan doyurmaya çalışır. Ancak ruhu doyurulmayan asker de sonunda halka katılır böylece sarsılmaya başlayan devlet sonunda yıkılır...”
Kendi vatandaşlarına da sömürge halkı muamelesi yapan ABD, seçim sonuçları bahanesi ile örtülü derin bir başkaldırı ile yüzleşiyor.
Bu sarsıntı sömürülen ülkeler kadar artık kendini güvende hissetmeyen ve diktatörlüğe dönüşen uygulamalardan muzdarip bir nevi mankurtlaşmış ABD halkının isyanıdır.
Dünyada yıllık 1,2 trilyon dolar askerî harcamanın 587 milyar dolarını harcayan, adı demokratik ABD tam olarak totaliter ülkelerle bir benzerlik gösteriyor. Federal eğitime ayrılan para 62 milyar, sosyal güvenliğe ise 5 milyar dolar. Yani eğitim için askerî harcamaların 10'da biri, sosyal dayanışma içinse 120'de biri kadar para ayrılıyor.
Süper güç olduğunu göstermek için 300 askerî üssünden 70’ten fazlasını stratejik ve politik nedenlerle ülke dışında bulunduruyor, irili ufaklı 823’e ulaşan bu üsler 151 ülkeye yayılmış durumda.
Chalmers Johnson’un “Amerikan Cumhuriyeti'nin Son Günleri" kitabında dediği gibi; "Bir zamanlar emperyalizmin yaygınlığı sömürgelerin sayısıyla ölçülürdü, bunun Amerikan uyarlaması ise askerî üslerle ölçmek."
ABD bununla yetinmiyor, Felluce'de subaylara servis yapan siyah kıyafetli garsonlar, Bağdat'ta askerler için Burger King mağazası, Bavyera Alplerinde kayak istasyonu ya da dünya çapında açılan askerî golf kursları gibi hizmetler sayesinde hem askerî hem dev şirketleri besliyor, bu da Amerikalıları mutlu etmiyor.
Firavunlaşan ABD’nin küresel ve egemen tek güç olma iddiası, Amerikan halkı üzerinde Diktatörlük gücü ile ortaya koyduğu keyfî yönetim, bizzat Amerikalılar tarafından sonlandırılacak.
Prof. Dr. Yaşar Onay, Cem Küçük’ün “ZOR SORULAR” programında açıkladığı üzere; “ABD’de her üç saate bir çocuk veya bir genç silahla vurulmakta, öldürülen gençlerin yaşları11-19, kocalarından yedikleri dayaktan ölen kadınların sayısı Vietnam’da ölen askerlerin sayısına eşit. Her altı kadından biri hayatında en az bir kez tecavüze uğrama riski altında. Nüfusun 7 milyonu işsiz, 6 milyonu uyuşturucu bağımlısı ve AIDS’in dünyada en yaygın olduğu ülke. 30 milyon kişiden fazlası yoksulluk sınırının altında. Her yıl 25-30 bin arası cinayet işlenmekte, 10 saniyede bir hırsızlık yapılıyor, senede 20 milyon kişi cezaevine girip çıkıyor, 430 bin sürekli mahkûm var, 10 binden fazla gençlik çetesi var, 100 binden fazla orta öğrenim öğrencisi ateşli silah taşıyor...”
ABD’nin yıkımı, zulmettiği sömürgelerinden evvel; çok eskilerde işkence, zihin kontrolü ve köleleştirme yöntemi olarak yaygınca uygulanan “mankurt tekniği”ni geçmişte bırakan modern işkence ve beyin yıkama yöntemleri ile köleleştirdiği kendi halkının elinden olacak...