Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "ekonomi ve yargı reformu" açıklamalarının ardından katıldığı bir televizyon programında, Kavala ve Demirtaş'ın hâlâ tutuklu olmasına “ hayret ettiğini" söyleyen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç’a Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin gösterdiği sert tepki, taşları yerinden oynattı.
Erdoğan'ın "Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalar ile reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Velev ki geçmişte birlikte çalışmış olsak bile, hiç kimsenin şahsi ifadeleri Cumhurbaşkanı ile, hükûmetimiz ile, partimiz ile ilişkili hâle getirilemez" sözleriyle tepki gösterdiği Arınç, Erdoğan'la yüz yüze görüşüp istifa edebileceği mesajı vermişti.
Açıklamaları nedeniyle kamuoyundan ve AKP içinden "istifa etsin ya da azledilsin" şeklinde gelen tepkiler üzerine Arınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşerek istifa kararını iletti.
Arınç, daha öncede Gezi eylemleri, öğrenci evlerinin denetlenmesi, Gülen yapılanmasına af, Merkez Bankasının faiz uygulamaları tartışmasındaki ortaya attığı farklı söylemlere tepkiler geldiğinde “Şahsi fikrimdir” diyerek vaziyeti düzeltme yoluna gitmişti.
Arınç, son olarak 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra kamudan ihraçları eleştirirken kullandığı "KHK faciadır" sözlerine AKP'den “istifa et!..” tepkileri gelirken, Erdoğan "Esefle karşıladım, bugün zaten bir toplantımız var, bunu kendi aramızda değerlendireceğiz" açıklaması yapmıştı.
Bunun üzerine Arınç "KHK faciadır dememeliydim" deyiverdi.
Bu defa Arınç’ın eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve iş adamı Osman Kavala'nın uzun tutukluluklarını eleştirmesinin yanı sıra yargıya yön tarif etmesine gelen tepkiler AK Partiyi aşan boyutlarda oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Arınç'ın sözlerine atfen "Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalar ile reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz.” sözleriyle net bir tepki verdi.
Aynı gün Arınç “…Yüksek İstişare Kurulu Üyeliği görevimden ayrılma talebimi Sayın Cumhurbaşkanı’mıza ilettim ve kendileri de bunu uygun gördüler. Karşılıklı iyi niyet temennileriyle helalleştik ve görevimden ayrıldım.” diyerek istifasını açıkladı.
Arınç’ın geçmişte olduğu gibi bu defa da “Bu benim şahsi fikrimdir” diye kendini sigortalayıp işin içinden sıyrılması mümkün değil. Sayın Erdoğan’a “Bu benim şahsi fikrimdir” diyemediğine göre millete de söyleyemez. Bu kadarı milletten helallik alma mecburiyetini ortadan kaldırmaz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “ Kitabını herkes okusun dediği kişi, elinde binlerce Kürt kardeşimin, askerimin, polisimin, öğretmenimin kanı olan, bölücülük peşinde koşan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucusudur" diye ifade ettiği eleştiri kamuoyunun ortak tepkisidir..
Siyaseti meslek edinenler, neden siyasi hatırlarını ve tecrübelerini yazıp arkadan gelenlerle paylaşmazlar? Zamanla öğrendik ki çoğunun “siyasi sabitesi oynak” ve siyaset zemini dava ve fikir üzerine değil MANEVRA üzerine kurulu. Manevra kabiliyeti yüksek siyasetçilerin de ne zaman ne yapacağını, günün hangi saatinde konuştuklarının “şahsi fikri” olduğunu kestirmek zor.
Bir siyasetçi kamuoyu önünde ulu orta söz ve davranışlar ile şahsileşmeye başladığında mensubu bulunduğu siyasi hareketle ilişkileri de soğumaya ve tartışılmaya başlar. Temsil ettiği veya mensubu olduğu siyasi hareketle yabancılaşarak farklı yönlere kayması kaçınılmaz olur. Nihayetinde her topluluk kendine ait görmediği yabancıyı deniz gibi sahile atar…
Arınç âdet hâline getirdiği şahsi söylem ve sözleri ile dönüşü çok zor bir yola girmiş görünüyor. Nereye vuracağını zaman gösterecek…