Mongongo fıstığı ile doyanlar

A -
A +
“Felaketin tohumları, rahatlık zamanında atılır” diye çok bilinen bir söz vardır. Yeteri kadar rahatsızlık insanı, insanın kabiliyetlerini diri tutar.
Bu bazen, gelecek için taşınacak endişe de olabilir. Buna siyasette “dip dalga” diyorlar. 
Araştırmacı William Ury’nin; dünyanın en uzun kum denizi, bitmek tükenmek bilmeyen bir taş ve çakıl alanı, ateşin, rüzgârın ve kumun olağanüstü gücüyle oluşmuş olan Kalahari Çölü’nde yaşayan Bushmanlar (San Kabilesi) hakkında dikkat çekici bir hikâyesi var:
Kalahari Çölü’nde hayat mücadelesi öylesine zordur ki (bize göre tabii) insanlar kurumuş nehir yataklarını ve tuz havzalarını kazarak su arar ve bulduğu suları da deve kuşu yumurtaları içinde depolar. Avcı-toplayıcı topluluklar olan Bushmanların erkekleri görülmedik derecede kabiliyetli avcılardır ve günlük besinleri arasında birçok hayvan ve bitki türü bulunur. Avlanırken kullandıkları oklarının ucuna koza hâlindeki böceklerden elde ettikleri zehirleri sürerler.
Yazar diyor ki:
“Bir ay kadar vaktimi bu topluluk içinde geçirdim. Bütün erkekleri avlanmak için ölümcül oklar kullanan bu topluluk; farklılıkları, çatışmaları ile nasıl başa çıkıyorlar diye merak ettim. Öğrendiğim şu ki bu topluluklarda ne zaman sinirler gerilse kabile liderlerinden birisi gidip bütün zehirli okları toplayıp çalıların arasında bir yerlere saklıyor. Ondan sonra bir çember oluşturup oturarak konuşmaya başlıyorlar. Konuşuyorlar, konuşuyorlar ve konuşuyorlar. İki gün sürebilir, iki veya üç gün sürebilir. Ama dinlenmiyorlar, ta ki bir çözüm bulana dek. Gerginlik çok yüksekse o zaman taraflardan birini uzaklarda bir yakınının yanına gönderiyorlar. Sakinleşmesi için ona zaman tanıyorlar.
Ancak karınlarını; bölgede bolca bulunan, kolayca toplanan mongongo fıstığı ile doyurabilen bu kabileye araştırmacının “sebze ve meyve yetiştirmek için niçin bir çabanız yoktur?” sorusuna verdikleri cevap dikkat çekici:
“Bu kadar mongongo fıstığı varken neden başka bir şey için uğraşalım ki?”
Mongongo fıstığı, alışılmış hayatımızın keyif vericiliğini ifade eder.
Mongongo fıstığı iş ve siyaset hayatında sırtımızı verdiğimiz iradeyi temsil eder.
Çoğumuz, Mongongo fıstığı ile hayatımızı tamamlarız. Kolay bir yoldur, kısa vadede keyif verir ama uzun vadede geleceğimizi de karartır. Değişim risk taşır ve rahatsızlık verir. Ama değişimin ihtiyaç hâline gelmesi için ya içeride kuvvetli bir arzu (açlık) veya dışarıdan güçlü bir tehdit gelmesi gerekir.
Hayatta kendisi ve sevdikleri için kayda değer bir şeyler yapmak isteyen aç olmalı. Düştüğü yerden kalkmak için de aç ve incinmiş olmak gerekir. Rahatlık, insanların potansiyellerini heba eden bir tuzaktır.
Jim Rhon, hayat tarzı ile örnek gösterilebilecek bir arkadaşından bahseder. “Liseyi bitirir bitirmez ilk işi bir gece bekçiliği idi. Biri ona neden gece bekçiliğine razı olduğunu sorduğunda cevabı kısa ve netti: Açlık…”
Aç iseniz her türlü işte çalışırsınız, neler olduğu çok da fark etmez. Yıllar sonra bu gece bekçisi arkadaşım Horatio Alger Ödülü’nü kazandı, şimdi zengin ve güçlü biri.
Eğer insan yeteri kadar rahatsa büyümeyi ve bir şeyler istemeyi bir yana bırakır. Önlerine hedef koymazlar ve buna ihtiyaç duymazlar.
Yeteri kadar rahatsızlık, başarının anahtarıdır. Rahatlık, insanı dünyada artık yapacak hiçbir işi olmayan biri hâline getirebilir. Herkesin hayatında bir "dip dalga” gerek…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.