Muhalefet, tezgâhı Boğaziçi’nde açtı...

A -
A +
Boğaziçi Üniversitesinde rektör atamasını protesto bahanesi ile başlayan öğrenci merkezli(!) olayları iktidar aleyhine kullanmak için fırsat gören muhalefet partileri Boğaziçi’ne çıkarma yapmış. Olayları kampüs dışına taşıyarak toplumsal bir harekete yol açacak çapa çıkarma gayretindeler.
Meclis’te muhalefet yeteneğini kaybedenlerin bu yola sapmaları geçmişten gelen alışkanlıklarıdır. Kılıçdaroğlu’nun arkasına takılan siyasiler peş peşe sahaya inerek ve eylemi destekleyen mesajlar atarak gençleri(!) kafalamaya çalışıyor.
Dertleri rektör değil iktidarı hırpalamak olduğundan kime ve niçin destek verdiklerinin tartışılır yanı yok. İstanbul Valiliği’nden yapılan gözaltı açıklamaları kimin kim ile iş tuttuğunu ortaya koyuyor. Gözaltına alınan 159 kişiden 102’sinin öğrenci olmadığı ve olayları kışkırtmaya gelen terör grupları olduğu açıklandı. Yakalanan 159 şüphelinin 19’u DHKP-C, 23’ü MLKP, 9’unun ise PKK terör örgütüyle iltisaklı olduğu tespit edilmiş.
CHP’nin HDP’nin mal bulmuş mağribî gibi Boğaziçi’nin bahçesine postu atmasına şaşılmaz. Ancak yeni siyasi akım oluşturmak isterken kendilerini muhafazakâr olarak topluma pazarlayan savruk siyasetçilerin bu hareketin arkasına takılması hayret verici.
Emin Pazarcı’nın dediği gibi “…Onlara bir de Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan gibi figürler eklendi. Pişirilmek istenen oyuna destek vermeye o kadar hevesliler ki, gözleri Kâbe’ye yapılan saygısızlık ve saldırganlığı bile görmüyor. Ya da görüyor, ama önemsemiyorlar. LBGT ile aynı noktada buluşmuş, yürüyorlar.”
Bu sözde muhafazakârların davranışı “Kişinin ne mal olduğunu öğrenmek istiyorsan onu kızdır. Öfke aklı örter, gerçek kimliğini saklamayı unutur” sözünün gerçek hayattaki karşılığıdır. Rektör ataması karşıtlığının arkasına saklanan Erdoğan muhalifleri LBGT ile kol kola girdi...
Sloganların arasına sıkıştırılan “tutuklu HDP’li Belediye başkanları serbest bırakılsın” sloganlarını görmezden gelen Ali Babacan "Yeter artık, inadınızdan vazgeçin. Gözaltına alınan Boğaziçili öğrencileri derhâl salın, üniversitelerde de seçimi esas alın. Gençleri rahat bırakın. Duruşumuz budur" diyerek DHKP-C, MLKP ve PKK terör örgütüyle ilişkili eylemcilerle birlikte duruyor.
Salon siyasetçileri ile kendi çapını sahada denemek isteyen bu sözde muhafazakâr siyasetçilerin de ne mal olduğu böylece ortaya çıktı.
Boğaziçi Üniversitesi üzerindeki oyun; Meclis’te siyaset üretme yeteneği olmayanların, siyasi iktidarı hırpalamak ve otoritenin sarsılıp halkın müdahaleye açık bir psikolojiye getirilmesi için her türlü yalan iftira ve propaganda ile üniversite gençliğini yönlendirmekten ibarettir.
Önümüzdeki günlerde Boğaziçi tartışmaları bir müddet daha sürecek gibi görünüyor. Geçmiş operasyonlardan farkı şu ki; artık yazılı ve görsel medyayı kullanarak tek taraflı yalanların üzerinden iktidarlara operasyon çekme yetenekleri yok! Çünkü iktidarı sandık haricinde aşağı almanın iki önemli malzemesini kaybettiler. İlki, algı operasyonları için tek yanlı medya araçları, diğeri ise istikametini onlardan alan vesayetçiler…
Vaziyetleri tam da Ziya Paşa’nın dediği gibi: “En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun,/Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?..”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.